15. Bölüm: Romeo ve Juliet

6.4K 863 2.7K
                                    

"Jeon Jungkook, sol görüşlü bir gazetenin içeriğini tam dört farklı dile çevirerek genç yaşında büyük bir başarıya imza attı. Yalnızca yirmi yedi yaşındaydı ve çevirileri, gazetenin komünist ülkelere yayılmasını sağladı. Bu yayınlar, komünist devletlerin Güney Kore hükümetine baskı yapmasına doğrudan katkıda bulundu ve tüm süreç, Jungkook'un cesur kalemi sayesinde şekillendi.

Bir yazar daha ne kadar ileri gidebilir? Eğer bu soruya tek bir isimle cevap verilecekse, o kesinlikle Jeon Jungkook olmalıdır. Defalarca vatana ihanetle suçlandı, ancak onun yazdıkları yalnızca insan haklarını savunan cümlelerden ibaretti."

-Jeon Jungkook'un Hayatı. 1988 basım. Jung Hoseok tarafından yazılmış. Sayfa 16

15. Bölüm: Romeo ve Juliet

Jungkook, hücresinde volta atıyordu. Taehyung'un nerede kaldığını merak ediyordu. "Acaba şimdi mi depoya kaçsam," diye düşünüyordu. Ne yapacağını bilemediği bir anda gözleri yataktaki kitaba takıldı. Eğer polisler Jungkook hücrede değilken hücreyi aramaya kalkışırsa bu kitap hem başgardiyanın hem de Jungkook'un başını belaya sokardı. Hemen kitabı eline aldı ve onunla ne yapacağını düşünmeye başladı. Nereye saklayabilirdi ki?

Jungkook, kitabı elinde sallayarak hücresini dikkatle taradı. Sayfalar usulca savrulurken, bir şey ayağına düştü. Küçük, renkli bir yapışkanlı kâğıt... Hemen yere eğilip onu aldı. Kâğıdın kenarları hafifçe yıpranmış, yapışkan özelliğini neredeyse tamamen kaybetmişti. Uzun süredir kitabın içinde olmalıydı. Üzerinde düzgün bir el yazısıyla şunlar yazıyordu:

"Sangchul'un favori şiiri."

O an, bir anıya çakılıp kaldı.

Bomba patlamadan bir saat önce, öğrencilerle yaptığı konuşma gözlerinin önüne geldi.

Haneul, Sangchul'u etkilemek için ona Nazım Hikmet şiirleri okurdu. O şiir kitabını da Moskova'dan gizlice Güney Kore'ye getirmişti. Jungkook, bomba patlamadan önce o kitabı ödünç almak istediğinde Haneul, "Seul'de değil," demişti. "Seul'de bu kitapları saklamak tehlikeli. Evlerimiz her an aranabilir."

Sonra biraz duraksayıp şöyle eklemişti, "Büyükbabamın evine sakladım. Kitabı geri almak için Namwon'a gitmem gerekiyor."

Jungkook'un göğsü heyecan ve korkuyla sıkıştı. Elindeki kitabın kapağına tekrar baktı. Bu kitap öylesine gönderilmemişti. Haneul, Namwon'a gidip kitabı bulmuştu ve cezaevine ulaştırmıştı.

Ayak sesleri koridorda yankılanınca Jungkook elindeki kitabı hemen yatağın altına kaydırdı, yapışkanlı kağıdı ise buruşturup bir köşeye attı.

O ana kadar içinde belirsiz bir şüphe vardı. Ama şimdi... O şüphe tamamen silinmişti.

Haneul, Namwon'daydı. Büyükbabasının evindeydi. Muhtemelen yalnız da değildi.

Muhtemelen büyükelçiyle birlikteydi. Onu bir köy evinde gizliyorlardı.

Karşılığında ise devrimci öğrencilerin cezaevinden çıkmasını talep ediyorlardı.

Polis, büyükelçiyi bulmak için Güney Kore'yi didik didik ararken, Haneul çoktan bir adım öndeydi. Bombanın patladığı gün, Namwon'daki evlerinin kolay kolay bulunamayacağını söylemiş, komünist yazarların kitaplarını gizlice biriktirerek orayı kendine bir sığınak olarak hazırlamaya başlamıştı. Belki de bu Jungkook'un sandığı kadar ani bir plan değildi. Belki de bu genç devrimciler, ne yaptıklarını Jungkook'tan çok daha iyi biliyorlardı.

Ve bu kitap, Jungkook'a gönderilen bir mesajdı. Açıkça yazılmasa da yalnızca onun anlayabileceği türden bir işaretti.

"Haneul'dan da bu beklenirdi zaten..." diye mırıldandı kendi kendine. "Bir mektup yazacak hali yoktu. Nerede olduklarını bana göstermek için bana bir kitap gönderdi."

Kletka | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin