Merhaba,
Sınır: Bin oy bin yorum
(Sınırı geçmek için lütfen nokta (.) veya herhangi anlamsız bir şey atmayın. Amacım yorum gelmesi değil bölüm hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilmek. )Oylarınızı verdiyseniz buyurunuz bölümeee
Keyifli okumalar 🤍
Nefes alırken bile nefessiz kalmış gibi hissedebilir miydi insan?
Hissedebiliyordum.
Dudaklarını araladı, sanki bir şey söylemek istiyordu ama kelimeler boğazına düğümlenmiş gibiydi.
Sonra, usulca başını eğdi. O an içimde bir korku yükseldi.
Ya reddederse? Ya bütün cesaretim boşa çıkarsa? Ama çok geçti artık. İçimde sakladığım her şeyi söylemiştim.
Bir adım daha attım ona doğru, aramızdaki mesafeyi kapatmaya çalışarak. Ama o, bir anda geri çekildi.
Sinirlerim, bir ipe gerilmiş yay gibi geriliyordu. Dişlerimi sıktıkça çenemdeki kaslar ağrıyordu ama buna engel olamıyordum. Gözlerimi devirmemek için neredeyse göz bebeklerimi yerinde tutmaya çalışıyordum, Sussun diye mi söylemiştim ben o sözleri.
"Burada sana aşkımı itiraf ediyorum. Öküzün trene baktığı gibi bakmayı kesip cevap ver!" Dedim dayanamayarak.
Şaşırdığını anlayabiliyordum, ama ben de insandım. Ne kadar daha sessizliğe göğüs gerebilirdim ki?
"Şu an kalbimle bir sorun yaşıyorum. Lütfen sessiz ol."
Öylece ona baktığımda, engel olamadığım bir gülümseme yüzüme yayıldı. Bir anda, tüm o gerginlik ve öfkenin yerini garip bir huzur aldı.
"Ben yaşamıyorum zaten, Allah'ın her günü birisine aşkımı itiraf ettiğim için alışkınım artık," dedim, sesimde belli belirsiz bir terslik vardı.
Ne demek sessiz ol?
Bakışları kısıldı, yüzündeki o yumuşaklık bir anda kayboldu. Boğazını temizlerken, kelimeler sırayla döküldü ağzından. "Ben... senin hissettiklerini hak edecek biri miyim, bilmiyorum." İçimde bir şeyler sızladı. Reddedeceğini düşünmüyordum ama bu şekilde bir cevap beklemediğim bir şeydi.
"Bunu bana bırak," dedim. "Ben karar veririm."
Sungur hafifçe gülümsedi, ama o gülümseme boştu. Gözlerini yere indirdi. Sonra hiç beklemediğim bir şey yaptı.
Öne doğru bir adım attı. Bu sefer mesafeyi o kapatıyordu. Hızla, gözlerimin içine bakarak konuştu. "Pişman olur musun?"
İçim sıkıştı. Olur muydum? Bunu zaman gösterecekti. Onu sevdiğime ya pişman olacaktım ya da “iyi ki” diyecektim.
İyi kilerle...
"Bu sana bağlı. " dedim.
"Gerçekten istiyor musun?"
"Yok, zaman geçsin diye aşık oldum sana. Gönül eğlendirmek için falan." Diye sinir bozukluğu içerisinde güldüm.
Ahiret soruları soruyordu sanki.
Cevap ver, kız kudurdu olduğu yerde...
“Aşık mısın?” diye şaşkınlıkla sorunca, sadece "Yeter." dedim. O kadar sert bir şekilde söyledim ki, kelimeler neredeyse dilimden koparak havada yankılandı. Yanından geçmek için adım attığımda ellerim sinirden titriyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
-SAUDADE-
Teen Fiction"Sevilmek isterken iliklerine kadar sevgisizliği hisseden herkese..." (...) "Senin şımarıklıklarını çekecek bir adam değilim." Sözleri üzerine gözlerim gözlerinde asılı kaldı. Kelimeler zihnimde bir oraya bir buraya kaçışırken hepsini bir araya topl...