ALINTI

398 33 23
                                    




28. Bölüm Alıntısı'dır.

"CANPARE"


           

...Günler önce yaralarımın iyileşmesini beklediğim hastane koridorundaydım. Üzerimi değişmeye bile vakit bırakmadan bulabildiğim ilk biletle uçağa atladığım gibi gelmiştim buraya. Asil ve Feyza  dışında tüm tim üyeleri ve diğerleri Hakkari'ye gitmek için yola çıkmışlardı. Buraya gelmiş olmam özellikle Aylin'in hoşuna gitmemişti. Ona da hak veriyordum ama o benim kardeşimdi. Yalnız bırakamazdım. Hele ki arayıp ağlayarak benden yardım istemişse.

Ankara'ya attığım her adım içimde küçük bir yerde sızıp kalmış çocukluğumu hatırlatıyordu. Gel demişti. Abla yalvarırım kurtar beni. Nasıl gelmezdim ? Kabullenmiştim kaçtığım gerçeği. O benim bu dünyada yeni bulduğum sırrımdı. Canım, kanım, kız kardeşimdi.

Danışmadaki görevli tam kalkacaktı ki seslenerek bakışlarının hedefine girmeyi başardım. "Bakar mısınız !? Nehir. Nehir Karatay. Oda numarasını öğrenebilir miyim ?" Kadın bana garip bir şekilde bakıyordu ala umurumda değildi. Kız kardeşimi alacaktım buradan.

"Kusura bakmayın ziyaret saatinde değiliz maalesef." dediğinde saatin gece üç olduğunu yeni hatırlamıştım.

"Ziyaret etmeye gelmedim. Oda numarasını öğrenirsem eğer kendisinin taburcu işlemlerini başlatacağım." Umarım bir an önce ikna olurdu çünkü onu buradan hemen çıkarmak zorundaydım ve hiçbir türlü ziyaret saatini bekleyemezdim. Sekreter sözlerimden sonra bilgisayardan birkaç tuşa bastı. Tuşların sesi kulağıma ulaştıkça sabırsızlığım artıyordu.

"Üçüncü kat beş yüz yirmi bir numaralı oda." Teşekkür edip sanki ayağımda yedi santimlik topuklular yokmuşcasına hızlı adımlarla ilerleyip merdivenlere ilerledim. Asansörü beklemekle uğraşmak istemiyordum. Telefonda söylediği her kelimeye ağlamamak için direnmiştim. Buradan çıkana kadar da aynı şekilde direnecektim. Güçlü olacaktım onun yanında.

Kata çıktığımda odaların olduğu koridora girdim. Hızlı adımlarla ilerleyip beş yüz yirmi bir numaralı oda görüş açıma girmişti. "Hanımefendi hastalarımız  istirahatteler. Giremezsiniz." Bu ses oldukça tanıdıktı. Kapı koluna giden elim durduğunda yavaşça arkamı döndüm. "Deniz ?" Yeşillerim tanıdık simaya döndüğünde en az karşımdaki kadın kadar bende şaşırmıştım.

"Hafsa ?" Oydu. Üniversitede aynı sınıfı paylaştığım biriydi. Aynı ortamda olmasakta severdik birbirimizi. Ben o dönem herkesten uzak, yalnızca fakülteyi bitirip doktor olmak için çalışan biriydim. İyi biriydi ve görünüşe göre iyide bir doktor olmuştu. Ama neden burada kaldığım süreç boyunca onu görmemiştim ki ? Acaba ben gittikten sonra göreve gelmiş olabilir mi diye düşündüm.

"Sen bu saate neden buradasın ?" Gerçekten şaşırmıştı. Kahve gözlerinden anlıyordum. Üzerimdeki düğünlük elbise her ne kadar paltomdan pek de gözükmese de bana baktığında yüzündeki anlamaz ifadesi daha da artmıştı. Değişmemişti. Hala hatırladığım Hafsa'ydı. "Daha doğrusu her anlamda burada ne işin var ?"

Elimi kapıdan çekip tamamen ona döndüm. "Uzun zaman sonra karşılaştık evet ama inan şu an yardımına çok ihtiyacım var Hafsa." Sabırsız ifademden anlamıştı bir derdim olduğunu ve sorgulamakta haklıydı. Kahve gözleri şüpheyle kısıldığında yardım ister gibi baktım. "Gerçekten yardımın lazım." Nöbetçi doktor onayı olmadan Nehir'i çıkaramazdım buradan. Ve görünüşe göre bu gecenin talihlisi de kendisiydi.

TİM (Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin