2 BÖLÜM

36 4 1
                                    

Karşılıklı masalarda bir birimizi inceliyorduk. Benim aksime o buz gibi bakışlarla inceliyordu. Bense, çatık kaşlar ve hızlanan kalbimle izliyordum. Ellerini masada birleştirmiş gözlerimin en derinine bakıyordu..

"İsmin ne?" Sordum. O benim ismimi belkide çoğu şeyimi biliyordu ama ben onun hakkında birşey bilmiyordum. İsmini bile. Yaşlı gözükmüyordu. Konuşmaya başlayınca dudaklarıylq gözlerinin arasında mekik dokudum.

"İşim gereği seninle anlaşmalı evlilik yapmam gerek. Bu durumdan memnun değilim tabi ki. Ve bu anlaşma ne zaman biter bilmiyorum. Hayatına kaldığın yerden devam ede bilirsin, ama benimle evli olarak. Kararlarına hep saygı duyacağım. İstediğin yerde kala biliriz. Sende az çok babanın ne işler yaptığını biliyorsun. Bunun birgün olacağınıda biliyordun. O yüzden lütfen bir birimize karşı anlayışlı olalım."

Lafını kesmeden dinlediğim adam o kadar becerikli ve bilgili konuşuyordu ki, sanki herşeyi önceden planlamıştı ve kendini bugüne hazırlamış gibiydi. Çatık gür kaşlarının altında, rengini seçemediğim gözleri, hafif kemerli burnu ,dudağının kenarındayda küçük gamzesi vardı. Dikkatle onu dinlerken onun keskin gözleri kahve rengi gözlerimden ayrılmıyordu.

"Herşeyi anlayışla karşılayacağım. Buna mecburum nekadar evlenmek istemesemde. Şartlar bunları gerektirir." Anlayışla başını sallayarak gözlerini mutfağa çevirdi. "Peki senin hakkında birşeyler öğrene bilecekmiyim?" Sözlerimle gözlerini bana çevirdi. Ardından ayaklandı.

"Bukadar bilgi edinmen yeter. Hergün bir şey öğreneceksin benim hakkımda. Vaktimiz çok. Seninle zamanımızda çok. Şimdi gitmem gerek, istediğin birşey varmı?" Gizemliydi. İlgiliydi ama bir o'kadarda soğuktu. Ayaklanarak "teşekkür ederim" dedim. Arkasını döndüğünde bende onun geniş sırtının gölgesinde ilerledim.

Kapıya vardığımızda bana dönerek siyah olduğunu sandığım gözleriyle yüzümü inceledi. "Yarın seni almaya geleceğim. Umarım sopayla çıkmazsın kapıya" imalı sözüyle bakışlarımı yere indirdim. "Görüşürüz" dedim. Ve kapıyı açarak gitti. Kapanan kapının arkasına yaslanarak heyecandan dört köşe olan kalbimi tutdum.

Saatler geçtikten sonra hala o adamı düşünüyordum. İsmini bile bilmiyordum. Babam arayıp 1hafta sonra nikah olacağını söylemişti. Aceleye getiriyordular. Penceremden aşağıya bakarak caddeden geçenleri izliyordum. Leş devran yine ahmet abinin meyhanesinde içiyordu. Söylüyorum. Tam tamına 15dakika sonra kapıma dayanacaktı.

Bide nezaket vardı tabi. Nezaket abla. Hep oğlundan bahs ederdi bana. İşinden boyundan. Beni ona yakıştırıyormuş. Ah nezaket abla ah.. oğluna yakıştırdığın kızını uzun boylu kara gözlü adam kaptı.. duysa varya çok üzülür. Cadeyemi insem acaba? Nezaket ablaya haber vereyim evleneceğimi.

Montumu alarak pembe terliklerimle binada ses yaparak merdivenleri indim. Saat 6buçuktu. Herkes dışarıdaydı. Burda yaz kış herkes birbiriyle iletişimde olur aynı saatde caddeye inerlerdi. 2yıldır böyle görüyorum. Nezaket abla kendileri için yaptırdıkları kış bahçesinde ablalarla oturuyordu.

Kış bahçesine girerek 'merhaba ablalarrr' dedim. Burda beni sevende vardı sevmeyende. Devranın annesiyde buradaydı. Benden pek haz etmezdi. Neymiş oğlunu ben baştan çıkartıyormuşum. Bu caddeden 2sezonluk dizi çıkar. Nezaket abla güller açan yüzüyle "merhaba kızım hoş geldin" şaşkındılar. Çünkü ben çok az inerdim caddeye.

Mihriban abla bana bakarak "neredeydin kızım? 2haftadır görmüyoruz seni" mihriban abla meyhane işleten ahmet abinin eşiydi. Çok sevimliydi. Oda beni seviyordu. Dediğim gibi devranın annesi nurgülden başka hepsi severdi beni. "Hastalanmıştım biraz mihriban abla o yüzden evden çıkamadım"

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 07 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

MESAFEWhere stories live. Discover now