Telefonuma mavişten bir bildirim geldi.
Bir tane QR koduydu.
Beni bugün oynayacağı basket maçına davet ediyordu.
Ardından bir mesaj daha geldi.
Maviş: Biraz erken gelir misin?
Siz: Sen iste yeter, maviş :)
Hazırlanıp maçın olduğu yere gitmem üç buçuk saatimi aldı fakat yine de maçın başlama saatinden önce buradaydım. Güvenlikten QR kodunu okutup içeriye geçtim. Ardından mavişe, geldiğime dair bir mesaj attım.
Kısa bir süre beklememin ardından maviş görüş açıma girdi. Üzerinde forması vardı. Yanıma doğru gelirken adımları aceleciydi. Ona doğru birkaç adım atıp gülümsedim.
"Beni davet etmek son dakika mı aklına geldi?" dedim. Bakışlarını kaçırdı. Daha da büyük gülümsedim.
"Seni hiç maçıma davet etmemiştim." dedi. "Bugün fark ettim." Kaşlarımı kaldırıp indirdim. Ardından ellerimi arkamda bağladım.
"Demek aklından çıkmaz olduk, maviş bey." dedim. "Ee sen neden erken gelmemi istedin?"
"Doğruyu söylememi ister misin, Ahu?" Başımı salladım. Bana doğru bir adım attı. Derin bir nefes aldım yine o kaliteli parfüm kokusu burnuma geldi. "Seni göresim geldi." dedi gözlerimin en içine bakarken. "Ama sizin eve gelip, geri dönersem maça geç kalırdım." Yutkundum. Peki. Tamam. Bu kadar açık olmasını ben de beklemiyordum. Elimi önüme gelen saçlarıma atıp onları kulağımın arkasına sıkıştırmaya çalışırken, bakışlarımı kaçırdım.
"Görüntülü arasaydın, açardım." diye mırıldandım.
"O zaman bu şekilde utanıp bakışlarını kaçırmazdın."
"Uçuyorsunuz maviş bey." dedim gülerek. "Dikkat edin." Güldü.
"Ederim." dedi ama ben yine gülüşünde takılı kaldım. Ne çok güler olmuştu bu çocuk! "Gel seni takımla tanıştırayım." Yürümeye başladı.
" Beni." dedim. Yutkundum. "Ay stres oldum." derken elimle yüzümü serinletmeye çalıştım. "Sanki sevgilisinin ailesiyle ilk kez tanışmaya giden kız arkadaş gibi gerildim şu an." Güldü. Bu sefer sesli bir şekilde! Ayaklarım yalpaladı. Nereye basacağını bilemedi. Dengemi kaybettim ama düşmedim ayaktayım. "Sesli gülmez misin?" dedim. Başını geriye doğru çevirip bana baktı. "Dengemi şaşıyorum da." Yine güldü. Bu seferki kulaklarımı şenlendirecek şekildeydi.
Başım bu çocukla fazla beladaydı!
***
Yaa finale kadar yayımlamayı istiyordum ama internete düşündüğümden erken bağlandım :(Telefonla yazmak fazla zormuş bunu öğrendim.
Yine görüşürüz hoşça kalın...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırk Kere Yazarsam?
Short StoryMert'in kardeşi: Bir şeyi kırk kere söylersen olur derler. Mert'in kardeşi: O zaman başlıyorum. Mert'in kardeşi: Bana aşık olacaksın, Egemen.