14. Bölüm: Gardiyanın Güvenini Yeniden Kazanmak

6.6K 880 2.3K
                                    

"Delirmekten korkmuyordun ama benim sevgilim olmaktan korkuyordun. Sanırım bu toplum, delilere bile sosyalistlere kıyasla daha iyi davranıyor. Senin için büyük bir sınav olduğumu biliyordum. Yine de sana şiir okuduğum o gün, omzuma başını yasladığın o anda sana, sevgilim, diyebilmeyi çok istemiştim. Biliyorsun, bu kelime tatlım veya bebeğim kelimelerinden çok daha farklı.

Tabii ki bilmiyorsun. Tüm bunlar senin için son derece anlamsızdı. Ne fark ederdi ki? Birini diğerinden ayıran o müthiş özellik neydi? Hiçbir şey. Haklısın.

Fakat ne olursa olsun sevgilim demek istemiştim."

- TaşDuvarlardan İçeri Yıldızlar Giremez, sayfa 195

14. Bölüm: Gardiyanın Güvenini Yeniden Kazanmak

Jungkook yere çöküp Taehyung'un sırılsıklam olmuş pantolonunu aldı. Kumaşı avuçlarının arasında sıkarak suyunu çıkarmaya başladı. Parmaklarının arasından ince bir su şeridi zemine süzülüyor, fayansın üzerinde küçük birikintiler oluşturuyordu. Suyu iyice sıktıktan sonra pantolonu dikkatlice kabinin kapısına astı. Ardından gözleri beyaz gömleğe kaydı. Göğüs kısmındaki yırtığı fark edince bir an şaşkınlıkla duraksadı.

Elleri gömleğin kumaşına dokunurken biraz önce yaşadıkları o yoğun ve kontrolsüz anlar zihninde belirdi. "Daha önce kimsenin gömleğini yırtmamıştım," diye mırıldandı kendi kendine. "Beni onun kadar kışkırtan bir adam olmamıştı." Gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. Dudağındaki yara bu baskıyla birlikte sızladı.

Yırtık gömleği de yerden alıp suyunu sıktı. Suyun akışıyla birlikte yerde biriken birkaç küçük düğme gözüne çarptı. Demek o sırada düğmeleri de koparmıştı. Düğmeleri yerden alıp avucunda topladı. "Taehyung kesin çok sinirlenecek..." diye düşündü. Gömleği de pantolonun yanına, kabinin kapısına astıktan sonra eski kıyafetlerine doğru ilerledi. Kurumuş kan lekeleriyle sertleşmiş kumaşı tekrar giymek hiç hoşuna gitmese de başka bir seçeneği yoktu.

Hızlıca giyindikten sonra Taehyung'un düğmelerini cebine sıkıştırdı. Ardından lavabonun önüne geçti. Ellerini tezgâha dayayarak aynaya baktığında yüzündeki dikişlerin bazı yerlerden patladığını fark etti. Özellikle sol yanağındaki dikiş hattı, yoğun geçen bir geceye daha fazla dayanamamış gibiydi. İnce bir kan sızıntısı yanağı boyunca aşağı süzülüyordu. Patlayan dikişlerin kenarları kızarmış ve hafifçe şişmişti.

"Siktir..." dedi. "Taehyung bunu gördüğünde kendini suçlayacak ve bir daha asla benimle öpüşmeyecek."

Kapının aralanmasıyla Taehyung banyoya geri döndü. Islak saçlarını gizlemek için üniformasının bir parçası olan siyah şapkasını takmıştı. Şapkanın ön kısmındaki parlak arma, solgun ışıkta belli belirsiz parlıyordu. Geniş siperliği, gözlerinin üzerine gölge düşürerek bakışlarına daha keskin bir hava katıyordu. Jungkook, Taehyung'un bakışlarıyla karşılaştığında, yanlış bir şey yaparken babasına yakalanmış bir çocuk gibi irkildi. Suratı kanlıydı ve o an en son isteyeceği şey, Taehyung'un onu görmesiydi. Hemen tek eliyle yüzünün kanlı tarafını kapattı.

"Gardiyanlar sigara molasındalar. Şimdi gidebilir-" Aniden duraksadı ve gözlerini kısarak Jungkook'un yanağında duran eline dikkat kesildi.

Jungkook hemen arkasını dönüp kanı temizlemeye çalıştı ama Taehyung iki-üç adımda ona yetişti. "Bakayım suratına," dedi, çatık kaşlarına ve sert bakışlarına rağmen sesi sakin ve şefkatli çıkıyordu.

Jungkook hemen, "Senin suçun değil," dedi.

"Tamam ama suratına bakmam lazım."

Jungkook'un elini tuttu ve aşağı indirdi. Yüzüne bulaşmış kanı ve şişliği fark ettiğinde, "Doktorun yanına gitmeliyiz," dedi. Yaraları ışıkta daha iyi görebilmek için parmaklarını Jungkook'un çenesine nazikçe yerleştirdi. Dokunuşu, birkaç dakika önce kabinde yaşadığı kıskançlık krizindeki sertliğinden tamamen farklıydı.

Kletka | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin