0.6

15.8K 231 56
                                    

⛧⛧⛧⛧⛧⛧

Sabah uyandığımda Savaş yine yanımda yoktu, mutfağa girdiğimde onu yemek hazırlarken gördüm. Yanağına öpücük kondurdum ve yardım ettim. Birlikte yemeye başladık, "Hadi çabuk bitir bugün dolaşalım dışarda bebeğim." demesiyle tabağımda kalan son sosisi de ağzıma attım. Birlikte topladıktan sonra kalın giyinip dışarı çıktım.

O kadar sıkı giyinmiştim ki yürüyemiyordum, Savaş tabi ki benimle dalga geçiyordu! "Ya ne gülüyorsun gerizekalı?" diye bağırdım sinirle, dakikalardır bana gülüyordu.

"Çok komik gözüküyorsun Süveyda." dedi gülerken. Gözlerimi devirdim, ellerini belime atmasıyla trip atmak için ittirdim. İttirdiğim gibi belimden tutup çekerek dudaklarıma yapıştı. Bir süre öpüştük.

(Sabah hali gibi düşünün, temsili

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Sabah hali gibi düşünün, temsili.)

En sonunda dudaklarından çekilen ben olmuştum, "Savaş dondum." dedim yere bakarak. "Çok tatlı gözüküyorsun burnun kıpkırmızı olmuş salak." dedi ve kolunu omzuma attı. Biraz ormanın içinde dolaştık "Bu akşam tavşan yemek ister misin?" demesiyle kaşlarımı çatarak baktım. Arkasına sakladığı silahı çıkarınca gözlerim açıldı, "Hayır hayır saçmalama Savaş!" diye bağırdım korkuyla.

"Sakin Süveyda, sanki kasaptan aldığın et gökyüzünden iniyor." demesiyle başımı iki yana salladım. "Ben ölü hayvanlardan çok korkuyorum lütfen aç kalalım ama öldürmeyelim!" dedim korkudan titrerken. Nedenini bilmiyordum ama ölü hayvanlardan aşırı ürküyordum, düşüncesi bile titrememe yetmişti.

Bana sarıldı ve biraz daha sakinleştiğimi hissettim, "Avlanmak için değil sadece sana kullanmayı öğretmek için getirdim, tüfekle avlanılır zaten." dedi sırtımı ovalarken. Kafamı yukarı kaldırıp yüzüne baktım, dudaklarımı büzerek mavi gözlerinin içine baktım. Soğuk parmağını soğuktan ruj sürmüşüm gibi kızaran dudaklarımın üzerinde gezdirdi. Sıcak öpücüğü dudağımın ısınmasını sağlarken sonunda ayrıldık.
Arabaya bindik ve beni götürdüğü yerde hedef tahtası gibi şeyler vardı. Arkama geldi ve silahı iki elimin arasına tutuşturdu, elleri ellerimin üstündeydi. Ellerimi ileri doğru itti, "Kendine yakınlaştırmamalısın, uzakta tut." demesiyle başımı salladım. "Şimdi güvenlik kilidini açacaksın." dediğini yaptım. Tetiği çekmem için ellerini ellerimden ayırıp belimde birleştirdi.

"Gözlerini aç, hedefi göremezsin bebeğim." demesiyle gözlerimi kapattığımı fark ettim. En sonunda ateşlediğimde büyük bir ses tüm ormanı kapladı. Kalp atışlarım o kadar hızlanmıştı ki ama bana sarılmasıyla her şey geçmiş gibiydi. Tam ortadan vuramasam da ortalara yakın bir yerdeydi. "İlkine göre çok iyi." dedi şaşırarak. Gülümsedim ve yerimde birkaç saniye zıpladım, halime güldü. Az önceki yere bu defa o geçti, bu defa o sıkacaktı. Yandan kulaklarımı kapatarak onu izledim.

Yüksek sesle bir saniyeliğine refleks olarak gözlerimi kapadım, açtığımda tam ortadan vurmuştu. Bu işte iyiydi kesinlikle.

"Ama haksızlık sen çok iyisin ki!" dedim kollarımı göğüslerimin altında birleştirerek. Gözleri göğüslerimde kaydığında utançla yüzümü kapadım, şu hareketten vazgeçemiyordım ve o her seferinde aynı şeyi yapıyordu.

Süveyda (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin