Merhaba!
Evet, gördüğünüz gibi 3 aylık serüven sona eriyor...
Son kez Oy vermeyi ve Yorum yapmayı unutmayın, öptüm sizi.
...
Başımın yanına sürten tıraş makinesiyle Aiden'ın önünde uslu uslu sandalyemde oturuyordum.
Bir ay geçmişti ve saçlarım fazlasıyla uzamıştı, ben de Aiden'dan rica ederek saçlarımı kısaltmasını istemiştim. Omuzlarıma dökülen siyah ve beyaz tutamlar sırtımı kaşındırırken, Aiden arkamda durup üstleri makasla çoktan kısaltmıştı. Eliyle üst saçımı kavrayıp öne eğdi, başımın arkasında hareket eden makineyle derin nefes alıp verdim. Şu son günlerde oldukça agresifti. Bana karşı değil de televizyonda izlediği haberler yüzünden sürekli çatık kaşla geziyordu.
"Bugün Yui geliyor," dediğimde, onaylayarak homurdandı. "Jeremy, Dani'yle birlikte akşama yemek hazırlıyor. Umarım zehirlenmeyiz."
"O yaşlı kurdun yemekleri güzel," dedi Aiden. "Her ne kadar kabul etmek istemesem de eli lezzetli."
Güldüm. "Senin de bana kapkek sözün vardı."
"Yapayım mı bugün?" diye sorduğunda, saçımı çekiştirerek başımı kaldırdı ve geriye doğru yatan başımla gözlerimi tepemde baş aşağı sarkan Aiden'a baktım.
"Zehirlenir miyiz?"
"İnternetten bakacağım tarifine," dedi Aiden. "Asıl senin bana yapman gerekiyor, kapkeki seven benim."
"Tek kolla yapamam."
"Senin sağ kolun olabilirim," dedi Aiden, ardından sırıtıp kulağıma eğildi. "Bazı anlar da sağ elin oluyorum, unutma."
Aniden utanarak ondan bakışlarımı kaçırdım ve sol elimle şakağımı kaşıdım; bundan bahsetmesi beni 'bazı anlar' gerçekten de utandırabiliyordu. Benim bu halime küçük bir kahkahayla karşılık verdi, bu sefer de başımın diğer tarafını tıraşlamaya koyuldu. Onunla bu bir ayda pek çok kez sevişmiştik, fazla ileriye gitmeden elbette ama yine de birbirimizi rahatlatmakta üstümüze yoktu. Seviyordum onunla birlikte olmayı, sınırlarımız olmadan birbirimize temas ederek bedenlerimizi keşfetmek hoşuma gidiyordu. Önümdeki lavabonun aynasından göz göze geldiğimizde hala sırıtıyor, bana inat göz kırpıyordu.
Sevgiliniz kanatlı, uçan bir varlık da olsa sevgilinizdi işte. Sizi her türlü baştan çıkarmaya çalışabilirdi.
Ya da ben baştan çıkmaya yer arıyordum, kim bilebilirdi ki?
Saçlarımı tıraşlamayı bitirip makineyi kapattı ve lavabo mermerine yerleştirdi, elleriyle saçlarımı karıştırdı ve bu sefer yüzünde kendini beğenmiş bir gülümseme takındı. Aynaya bakıp kendime baktığımda bu işi gerçekten de becerebildiğine kanaat getirdim, normalden daha kısa saçlarımla ona döndüm.
Gözlerim çıplak göğsüne gitti. "Kılların çıkmış."
"Ne?"
Kendi gövdesine baktı, makineyle kafamı tıraşlarken sıçrayan siyah ve beyaz minik saçlar onun göğsüne yapışmıştı.
Bana baktı. "Ha ha, çok komik," diyerek elleriyle göğsünü silkeledi. "Beni kendinle mi karıştırdın."
"Beni böyle seviyorsun," dedim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Genesis
Fantasy[TAMAMLANDI] Tuhaf tiplerle dolu hapishanede danışmanlığa başlayan William, aynı zamanda deli bir bilim insanı olan babasının inşa ettiği gizli laboratuvarda zorlu bir yolculuğa çıkar.