"Kader yalnızlığının acısını hep bizim üzerimizden çıkarmıştı. Kimisini hayata küstürürken kimisini yetim bırakmıştı. Kimisinin önüne farklı kapılar açarken kimisinin önüne sadece tek bir kapı koymuştu.
Benim önümde bir çok kapı vardı ancak hayattaki bazı kişiler o kapının önünde geçip bana tek bir seçenek sunmuştu.
Kimse bilmiyordu.
Kimse elime bir silah alıp onları yolumdan temizleyeceğimi bilmiyordu.
~Günce'den."
★
Ne yapacağımı bilmiyordum. İlk başta Asil'le uyuma fikri beni hiç korkutmuyor hatta heyecanlandırıyordu ancak şimdi işler birazcık sarpa sarmıştı. Her ne kadar o benim biyolojik abim olsa da bir erkekle aynı yatakta uyuma fikri birazcık gözümü korkutuyordu. Bu korku tabiki cinsel anlamda ya da buna benzer bir şekilde değildi, ki asla da olamazdı. Bahsettiğim şey basit bir tabirle şu ana kadar bir erkekle bile temasa geçmemem ve eğer bir ihtimal gece uyurken yanlışlıkla Asil'e değersem hem onun hemde benim nasıl hissedeceğimdi. Deli yatanlardandım ben. Hele yatak büyük oldu mu benim uykum için tadından geçilmezdi. Yatağın bir köşesinde uyusam ertesi sabah kendimi diğer köşesinde bulurdum.
Belki o bundan rahatsızlık duyabilirdi ya da benimle birlikte uyumanın tamamen bir hata olduğunu düşünüp odayı terk edebilirdi gece. Sonuçta gece ayağımın ya da kolumun onun ağzına girmeyeceğinin garantisini veremezdim değil mi?
"Buraya gel Günce!" Asil'in sesi ile kendime geldim. Sesi giyinme odasından geliyordu. Adımlarım en az odası gibi griden oluşan giyinme odasına yöneldiğinde onu elinde siyah bir tişört tutarken gördüm ancak bakışlarımı ondan çektim çünkü üstü çıplaktı. Altında sadece gri bol bir eşofman vardı. Bakışlarım yerdeyken ona yaklaştım. Asil beni fark ettiği an bana baktı ve hafifçe gülüp "Normalde üzerimde tişört varken uyuyamam ancak rahatsız olursan giyebilirim." dedi elindeki tişörtü üzerine geçirip. Nihayet ona dönebildiğimde "Rahatsız olmam ancak alışık değilim biriyle uyumaya." dedim çekingen bir sesle. Bu yaşıma kadar babam bildiğim Murat'ı bile hiç yanımda üstü çıplak görmemiştim. Hal böyle olunca da bunu biraz yadırgamıştım. Belki bu onlar için normal olabilirdi çünkü evde Elzem Hanım'ı saymazsak dokuz erkek vardı. Elzem Hanım anneleri olduğu için çekinmeyebilirlerdi.
Asil başını sallarken "Anlıyorum." dedi gerçekten anlayışlı olan bir sesle. "Sen nasıl rahat edeceksen öyle yapalım."
Yeniden dolabına ilerledi ve siyah tişört ve siyah şort çıkardı. Hep siyahtı. Siyah giymeyi pek sevmezdim. Zaten hayatım kara delikten ibaretken siyah dışında diğer renkleri giyerek bir nevi hayatı protesto ediyor gibiydim.
İkisinide havaya kaldırıp bir bana bir kıyafetlere bakıp kendince bir ölçüm yaptı ve en sonunda ise "Her neyse..." diyerek elbiseleri bana uzattı. "Üzerindekilerden rahatsız olursun, bunları giy. En küçük bunlar vardı, umarım olur."
Bana uzattığı elbiselere kısa bir bakış attıktan sonra elinden alıp ona teşekkür ettim. O da bana göz kırpıp içeri gidince kapıyı kapatıp elbiseleri değiştirdim ve bana ait olanları nereye koyacağımı bilemediğim için katlayıp burada bulunan koltuğun üzerine koydum.
Giyinme odasından çıkmadan önce kendime baktım aynadan. Şort dizlerimin bir iki parmak
altına geliyordu ve tişört ise kalçamın biraz altında bitiyordu. Tişörtün yaka kısmı biraz geniş olduğu için ne kadar örtersem örteyim bir omzum açıkta kalıyordu ancak bu beni rahatsız etmiyordu. Gece tişörtün açılma ihtimaline karşı içimde askılı bir body vardı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNCE | Gerçek Ailem
General FictionGerçek Ailem. "Kalbi atmaz ama nefeste almaz, Gözlerini açmaz ama yüreği de susmaz, Ruhu hiç kanamaz ama ağlamayı da bırakmaz, Başını çevirip onlara bakar ama gerçek ailesinden haberi olmaz..." Ben Günce Kara, bir kere bile gülemeyen ama kendi derd...