51. "Bedel ödendi."

7.2K 399 170
                                        

⫘⫘⫘⫘⫘⫘

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

⫘⫘⫘⫘⫘⫘

"Dile sükut düşmüşse, yara derindir.
Yara derinse, Allah kerim'dir."

────୨ৎ────

Helin Kara'dan.


Enkaz dağılmış, biz altında kalmıştık sanki. İçimizi kor gibi yakan bir kayıbımız vardı. Bir can, bir bebek yitip gitmişti.

Bende içimde bir can taşıyordum. Kayıbını bana Allah göstermesin, fakat empati yapmadan duramıyordum. Bir anne, bu acıya dayanır mıydı? Nasıl dayanırdı?

Ben dayanır mıydım?

Düşüncelerimle kafamı hızla iki yana salladım. Kendi içimde bir şeylerin savaşını vererek durumun gerçekliğini idrak etmeye çalışıyordum. Önümü bulanık görmeye başladığımda durmadan ağladığımı o an anlamıştım. Elimi göğüsüme bastırdım nefes almak için. Allah'ım dedim içimden, acı içinde. Allah'ım, ona bu acıya dayanma gücü ver.

Berfin yanımın ağıtları duvarları titretecek kadar yankılıydı. Hele abim... Bir sesini çıkarsa bu duvarlar yıkılırdı. Ama abim, direnmek istediği için susuyor, sustukça direncini kaybediyordu. Göz yaşlarını saklamak için parmaklarıyla gözlerine sıkıca bastırdı. Sessiz haykırışlarını içine attığı için daha fazla dayanamayıp sendeledi. Yanında ama arkasında duran Fırat tutmak için atılıp abimin omuzlarından yakaladı. Eliyle yüzünü gizlerken hâlâ sessizce ağlıyor, omuzları sarsılıyordu. Bir dağın yıkılışını görüyordum tam şuan. Ben küçükken babam abime erkek adam ağlamaz diye kızardı. Belkide bundadı sessizce ağlaması.

Sırtını bize çevirdi. Yüzünü gizleyerek daha içli ağlamaya başladı. Fırat ne yapsa fayda etmeyeceğini iyi bildiği için üzgün ve buğulu gözlerle sadece izlemekle yetindi.

Berfin hanım daha fazla ayakata duramadığı için Miran onu sandalyeye oturtmuştu. Elini göğüsüne vura vura ağlıyordu. Belkide ilk kez, gerçekten üzüldüğünü görüyordum. Gerçekten ağladığının ve gerçekten acı çektiğinin şahidi oluyordum. "Kızım..." diyordu çatallayan sesle. "Canından can koparılan kızım..." diyordu. Avuç içleriyle dizlerini ovaluyor, için için ağlıyordu.

Babam üzgünce ayakta dururken annem boş sandalyelerden birine oturdu. O da üzülüyordu, hatta abimin halini görüp sessizce ağlıyordu. Hep yaptığı gibi uzaktan bizim halimizi seyredip ağlıyordu. Suçlayamıyordum, bu durumda annem ne yapabilirdi ki.

Miran ise ne yapacağını şaşırmış gibiydi. Hem üzülüyor hemde annesini tutmaya çalışıyordu. Berfin hanım sakinleşmek yerine daha da ağlamaya başlayınca Miran derince nefesini verdi. Gergince boynunu avuşturdu. Koridora taraf bakıp bir şeyler düşündü. Ardından bana döndü. Göz göze gelince yanıma geldip "Anama bakar mısın lütfen, hemşire çağırayım. Tansiyonu düşecek." diye sordu.

Kara Gül Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin