Bölüm 6: Yontulmamış Sevgi

10.2K 513 128
                                        

"Anne olmayı hiç beceremedin Sena Kibrit. Tek sevdiğin şey para ve şöhretti, sen bu ikisi için kendini bile sevmeyi beceremedin. Kendine olan gurursuzluğun yüzünden beni yakmayı denedin ama beceremedin.

Şimdi beklemen gerekiyor Sena Kibrit, ben gerçek sevgiyi yaşarken senin kalbinin kırılmasını keyifle izleyeceğim.

~Günce'den."

Ellerim üşüyordu, vücudum titriyordu ve sürekli bir yerlere girip ısınmak istiyordum. Belki benim bu üşümem fiziken değildi ancak kalbimin üşümesi vücuduma yansımıştı ve beni hiç terk etmemeşti. Küçüklüğümden beridir bende travma olarak kalan o mezarlık beni öyle bir üşütmüştü ki çölün ortasında kalsam ve bir mezarlığa girsem yine ısınamayacağımı hissediyordum. Biliyordum. En sonunda yerim orası olacaktı ama eğer çocuklarıma bir vasiyet verme şansım olsa benim mezarlığa gömmelerini istemezdim.

Bora'nın sözleri bana ulaştığı an gözlerimi çektim ondan. Kendime bile itiraf etmesemde ona karşı olan tüm önyargım bir anda yok olup gitmişti. Bunun sebebi de canımı acıtanların canını yakmak istemesinden geliyordu. Buna sevinmiştim içten içe. Başka zaman sorsalar 'hayır' derdim onlara. Bırak zaman bir şeyleri düzeltsin derdim ancak zamanın şu ana kadar düzelttiği tek şey ailemdi.

"Konuşmayacak mısın? Eğer buna kendini hazır hissetmiyorsan seni dinlemek için ben her zaman hazırım." Bora'nın kararlı çıkan sesiyle yeniden baktım ona. Gözlerindeki o kararlılığı çoktan görmüştüm ancak kendimde aynı emareleri bulamıyordum.

"Onlarla olan şey onlarla kalmıştır, bir başkasının öğrenmesine gerek yok."

"Eğer onlarla olan şey benim kız kardeşimi üzen şeylerse öğrenmeye hakkım var." Hazırcevaplığı karşısında bir şey diyememiştim. Ona anlatmak için hiç hazır değildim ancak bu şeylerin bu üzmediğini de diyememiştim. Yalan söylemek istemiyordum.

Boğazım tırmalanıyouş gibi hissediyordum. Ona şimdi bir şeyler söylememek istememe rağmen sanki söyleyecekmişim gibi bir his tüm vücudumu kaplamıştı. Sanki ben konuşmasamda kelimler benden bağımsızca ve sessizce çıkıp gitmişte hem beni hemde tüm benliğimi yakmış gibiydi. Acıtıyordu belki ama alışmıştım ben.

Acıya değil, acının arkasında bıraktığı ben'e alışmıştım.

Sessiz kaldım bir süre. Ne ona baktım ne de kendime. Bir yanım anlatma diyordu, bizim yaşadığımız şeyler bize kalmalı diyordu ancak diğer yanımda anlat kurtul diyordu. Biz yaşadıysak onlarda aynı şeyi yaşamak zorunda diyordu. Bu yanıma çok hak vermiştim ancak anlatacak bir o kadar çok şey varken bir o kadarda hiçbir şey yoktu. Zihnimde o kadar çok şey varken ben hepsini zaten kendime zar zor unutturmuştum. Geri hatırlamanın lüzumu neydi ki?

Bora bir süre bana baktıktan sonra derince nefesini verip "Tamam." dedi en sonunda pes ederek. "Seni ilk günden zorlayıp başını ağrıtmak istemiyorum ancak bu işin peşinide bırakmayacağını bilmeni isterim Günce. Sonuçta burada bir can söz konusu ve o can da benim kardeşim olunca işler değişiyor."

Çekingen bakışlarım ona kayarken o da bir süre bana bakıp tebessüm etti. Gözlerimi hemen geri kaçırdım. Utangaç birisi değildim ancak nedensizce ona bakınca utanıyordum.

Bora bu halime burnundan nefes vererek gülerken "Şimdi odana gidip hazırlan. Annem seni uzun bir alışverişe çıkaracak." dedi eliyle kapıyı gösterip.

Sanırım nazikçe kovuyordu.

Ayağa kalkıp kapıya ilerlediğimde kapıyı açıp ona döndüm. "Teşekkür ederim." Sessiz çıkan sesime karşı kaşlarını çattı ve beklediğimin aksine 'neden' diye sormadı çünkü alacağı cevabı biliyordu. Dudaklarındaki o ufak tebessüm büyürken bana göz kırptı.

GÜNCE | Gerçek Ailem (YKS SONRASI DEVAM)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin