Çok sevinmiştim ilk defa başbaşa uzun bir süre kalacaktık! Yanağına küçük bir öpücük kondurdum, "Savaş eşyalarım yok ama yanımda." dedim. "Ben hazırladım her şeyi güzelim."
Onu çok seviyordum her şeyim o olmuştu ondan hep hoşlanıyordum ama onun da bana hisleri olduğunu öğrendiğimde anlatamadığım bir his oluştu içimde. Hayat anlamsızdı bir kere, uyan iş yap uyu ve tekrar uyan bu döngüde kaybetmiştim kendimi. Hayallerim yoktu gerçekleşmeyeceğini biliyordum çünkü ama şuan tüm hayallerim tüm hayatım oydu. O beni bırakmadığı sürece hiçbir kuvvet ondan vazgeçtiremezdi beni, ister takıntı deyin buna umrumda değil...
Araba sürerken fazla çekici gözüküyordu, navigasyona baktığımda oldukça yaklaştığımızı gördüm.
"Savaş şüphelenmediler değil mi? Hep aynı anda izne çıkıyoruz ve işimiz çıkıyor..." dedim. "Şüphelensinler, son birkaç işim kaldı daha sonrasında karım olacaksın zaten." dedi kendinden emin bir sesle.Ne denirdi buna? Karnında kelebekler uçması? Neyse işte ondan olmuştu!
En sonunda gelmiştik, dağ eviydi ve her yer bembeyazdı. Hayran bir şekilde eve baktım, "Savaş çok güzel burası!" dedim heyecanla. Çenemden tutup yüzümü kendisine çekti ve dudaklarıma öpücük kondurdu. "Hadi üşüme yavrum içeri geç ben eşyaları getireceğim." dedi anahtarı uzatarak. Anahtarı alıp hemen kapıya koştum ve içeri girdim, Savaş elinde valizlerle geliyordu kaslarına baktığımda bile azıyordum nasıl bir adam bu böyle?
Valizleri içeri bıraktı, "Güzelim üstünü kalın giyin evi dolaş istersen ben odun kırıp getireceğim." dedi, başımı salladım ve kapıyı örterek gitti. Valizden kazak çıkardım ve evi gezmeye başladım. Tiny house mantığıydı odalar ama çok şıktı her şey. Savaş oldukça zevkli bir adamdı, pencereden baktığımda odunları kırdığını fark ettim. Odunlara tek atan bana neler yapmasın, düşünmeden edemiyordum gerçekten...
Mont giyip hemen yanına gittim, "Ben de denemek istiyorum!" dedim ellerimi çarparak. Bu hareketime güldü, "İyi dene bakalım prenses tırnağım kırıldı diye ağlama da." sen görürsün dercesine gülümsedim ve baltayı elime aldım. Tüm gücümle vurduğumda ikiye ayrılmıştı. "Hani yapamazdım?" dedim ellerimi belimde birleştirerek. Belimden çekip dudaklarıma yapıştı, "Güçlü sevgilim benim dikkat edeyim o zaman beni de döversin sen şimdi." kıkırdadım, "Hihii döverim tabii!" dedim. "Keşke bir de onun önceden kırılmış olduğunu fark etseydin bir de bebeğim." dedi gülerek. "Yaa kandırdın ama sen beni!" dedim sinirle omzuna vurarak. Yalandan kolunu tuttu, "Off bebeğim dövme beni!" dedi gülerek.
Sinirle eve yürüdüm, odunları alıp içeri girdi ve şömineyi yaktı. Ben kollarımı göğüsümün altında birleştirip koltukta oturarak trip atıyordum. Yanıma gelip sarıldı ve yanağımı öptü, "Küs müyüz?" dedi, başımı salladım. "Ama benim daha sürprizim bitmemişti, iyi vermeyeyim yapacak bir şey yok." demesiyle gözlerim parladı. "Ne sürprizi söyle!" dedim heyecanla. "Küsmüşüz ama biz söyleyemem." dedi, Başımı iki yana salladım. "Hayırrr! Değiliz küs falan şaka yaptım ben." dememle güldü, elini kucağına vurarak gelmemi işaret etti. Hemen oturdum ve beni ters çevirdi, sırtım yüzüne geliyordu. Bir anda boynuma dolanan elleriyle taktığı kolyeye baktım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.