"Kader bizim hayatımızı belirlemez, biz kendi kaderimizi belirleriz ancak benim kaderimi Yazgül Kara kendi elleriyle değiştirdi ve şavaşı başlatıp kenara çekildi. Ona karşılık vereceğimden haberi yoktu.
Şimdi sıra bende Yazgül Kara. Şimdi kaderi değişmesi gereken kişi sensin.
~Günce'den."
★
Bir yemek masasında yemek yemek ne kadar stresli olabilirdi ki? Bütün bakışlar benim üzerimdeyken değil tek lokma yemek, elimi çatala uzatıp tutamıyordum bile.
"Günce, eğer yemekleri beğenmediysen istediğin herhangi bir şey yaptıralım." Devran Bey'in sesi ile ona bakarken başımı olumsuz anlamda iki yana salladım. "Hayır teşekkürler, yemek konusunda bir sıkıntım yok ama uzun yolculuklarda biraz midem ağrıyor. Yemek yesem bunun daha kötü olacağından korkuyorum."
Hepsi tamamen yalandı. Biyolojik kardeşlerimin büyüğünden küçüğüne hepsinin beni izlemesi anksiyetemi ortaya çıkarıyordu ve nefes bile almaya tedirgin oluyordum.
Akşam yemeği için hepimiz masadaydık. Ben, Elzem Hanım ve Devran Bey herkesten önce gelip yerlerimize oturmuştuk ve diğerlerini beklemiştik. Yemek odasına giren herkes önce beni görünce bir şok geçiriyor ve daha sonra ise bir şey demeden yerine oturuyordu. Şok geçirmeyen tek kişi, ki eğer şok olduysalar bile belli etmeyen kişi Tuğkan'dı. Elzem Hanım'ın dediğine göre Asil ve Bora bugün biraz geç gelecekmiş.
Tabi isimleri bilmemin sebebi Elzem Hanım'ın her biri içeri girdiği an bana tanıtmasıydı. Şimdilik isim olarak biliyordum lakin Elzem Hanım bana yemek sonrası hepsini teker teker anlatacağını söylemişti.
Arslan elindeki eti kemirirken "Günce, bence bu etten yemelisin bak aşırı güzel bir şey bu." dedi lokmasını yutmaya çalışıp. Bir kaç kişinin bakışları ona kayarken Arslan'dan cesaret alarak eti yemeye başladım. Herkes genel olarak yemek yiyordu ama iki dakikada bir tüm gözlerinin bana kaydığını biliyordum. Beni rahatız eden şeyde buydu zaten.
Üzerimde Elzem Hanım'a ait olan tişörtün yaka kısmını biraz yukarı çekip eti yemeye devam ettim ancak göz göze geldiğim herkesle gözümü ilk kaçıran ben oldum. "Herkes önüne dönüp yemeğini yesin, kardeşinize dik dik bakmanız rahatsız edici olabilir." Elzem Hanım beni bu sefaletten kurtarırken ona teşekkür amaçlı tebessüm ettim. O da aynısını bana yaparken kimsenin gözünün bana dönmemesi ile yemeğime devam ettim.
Yemeklerimizi yediğimiz zaman etrafa sadece çatal bıçak sesleri hakimdi. Onun dışında her yemeğimiz bittiği zaman çalışanlar tabakaları biz demeden yeniliyor ve sessizce büyük odada bir köşeye çekiliyorlardı.
Yemek odası gerçekten büyük bir odaydı. Yirmi iki kişilik uzun bir masa vardı ve masanın üzerine yüksek tavandan kristal gösterişli bir avize iniyordu. Avize bütün odayı hiç zorlanmadan aydınlatırken şeklinden dolayı ve yan taraflarından yaydığı ışıktan dolayı duvara harika bir renk cümbüşü gönderiyordu. Duvarların birinde boydan boya cam vardı ve camın yanından iki uzun perde uzanıyordu. Perde duvarla uyumlu şekilde bal köpüğü renginde tasarlanmıştı ve her odada eksik olmadığı gibi bu odada da tablolar vardı. Tablolar irili ufaklı olduğu için bu odada bir kraliyet havası vardır desem yeridir. Odanın etrafındaki diğer dekorasyonlar da bunun cabasıydı.
Diken üstünde geçen bir akşam yemeğinden sonra hep birlikte salona geçmiş oturuyorduk. Saat sekiz civarıydı ve yol yorgunu olduğumdan gerek aşırı uykum vardı. Evde genel olarak bir sessizlik hakimdi ancak bunun sebebinin ben olduğumu adım gibi biliyordum. Sonuçta onların evine her gün bir kız kardeş gelmiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNCE | Gerçek Ailem (YKS SONRASI DEVAM)
General FictionGerçek Ailem. "Kalbi atmaz ama nefeste almaz, Gözlerini açmaz ama yüreği de susmaz, Ruhu hiç kanamaz ama ağlamayı da bırakmaz, Başını çevirip onlara bakar ama gerçek ailesinden haberi olmaz..." Ben Günce Kara, bir kere bile gülemeyen ama kendi derd...