[TAMAMLANDI]
Tuhaf tiplerle dolu hapishanede danışmanlığa başlayan William, aynı zamanda deli bir bilim insanı olan babasının inşa ettiği gizli laboratuvarda zorlu bir yolculuğa çıkar.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
...
Ne yaptım ben?
Aynadan kendime bakarken, yüzümde kurumaya yüz tutmuş mavi kan damlacıklarını izliyordum dakikalardır.
Ellerim lavaboyu kırmak istercesine sıkıyor, parmaklarıma giren krampları umursamadan mavilerimle yüzümü inceliyordum. Üçünün bana attığı şaşkın bakışların ardından tek bir kelime etmelerine izin vermeden ofisten çıkmıştım ve kendimi hızla odama atmış, banyoya girmiş ve lavabonun önünde durmuştum. Şimdi ne kadar zaman geçmişti bilmiyorum, belki birkaç dakika? Oysa bana birkaç yıl gibi gelmişti... Birini öldürmüştüm.
Bir uzaylı.
Türünün son örneği olan bir uzaylıyı...
Kendime bakarken yutkundum, öfkeme hakim olamamıştım ve tereddüt etmeden anneme silah doğrultan uzaylının kırmızı gözlerine bakarak kafasına sıkmıştım. Babamın bana yolladığı hediyeyi unutturan, belki de en güzel anılarımı elimden alan, annemin ağlamasına sebep olan... İç çektim, aynaya bakarken başımı iki yana salladım.
Bu kadarı da fazlaydı.
Başımı eğdim ve lavabonun kenarına koymuş olduğum silaha baktım; ateşler ateşlemez namlusundan tüten duman gözlerimin önüne geldi.
Can almak bu kadar kolay mıydı?
Gözlerimi hızla çektim ondan, musluğu açıp iki avucumun içine soğuk suyu doldurdum ve yüzüme çarptım. Birkaç kere tekrarlayıp kanlardan arındığıma emin olana dek yıkadım yüzümü. Gözlerimi her kapatışımda başının arkasından fışkıran mavi kanların beyaz zemini boyadığını görüyordum. Alnında açılan bir delik, unutturulan anıların depolandığı zihnimdeki delikten daha mı kötüydü? Ya da anneme silah doğrulttuğu an sızlayan kalbimden, annesine son derece bağlı bir oğuldan daha mı kötüydü? Bana ne için bu anıları göstermişti?
Onu öldüreceğimi bildiği için mi?
Çok fazla sorum vardı ve artık bu sorularımı cevaplayacak biri de yoktu.
Musluğu kapatıp suyu kestikten sonra başımı kaldırıp ıslanmış yüzüme baktım aynadan. Mavi kanlardan arınmıştı yüzüm, gözlerim bu sefer de gömleğimin yakasına ve sağ koluma baktığımda birkaç damla mavi kanın oraya da sıçradığını gördüm. Hızla düğmeleri çözdüm ve titreyen ellerimle yutkundum zar zor. Titremeyen ellerimin şimdi titrediğini, nefes alışverişlerimin hızlandığını gördüm. Birkaç düğme açıp ortalara geldiğimde açamadığım küçük düğmeye küfrettim.
"Hay sikeyim," diye mırıldandım. "Hadisene!"
Odamın kapısının açıldığını duyduğum an durdum ve hemen silahı alıp banyo kapısına döndüm, silahı tutan elimin deli gibi titrediğini gördüm kapıya doğrulturken.