Hastane koridorunda boş bir yerde oturuyorduk. Metehan başını omzuma yaslamış, bir elinide karnımın üstüne koymuştu. Güven veriyordu elinin orda olması. İyi hissettiriyordu. İçimde bir şeyleri kıpır kıpır ediyordu.
Bebişlermizin cinsiyetini öğrenmemize son bir kaç dakika kalmıştı.
Sıramız geldiğinde odadan içeriye girdik. Hamileliğimin başından beri hastanemizin başarılı Doktor'u İdil Soykan benimle ilgileniyordu.
"Hoşgeldiniz" dedi neşeli yüzü.
"Hoşbulduk"
"Gebelik nasıl geçiyor tatlım?" Dedi karşısına oturduğumda.
"Çok şükür her şey yolunda, ancak karnımı taşımak günden güne zorlaşıyor."
"Eh haklısın, ikiz gebelik kolay değildir. Ama pozitif düşün doğuma 4 ay kaldı, yükün hafifliği gibi kendine en güzel hediyeyi almış olacaksın kucağına"
Heyecandan bacaklarım titremeye başlamıştı.
Metehan'nın yardımıyla, yatağa uzanıp karnımı açtım. Geriye çekilip baş ucumda durdu. Elimi tutup aynı heyecanla beklemeye başladı.
Karnıma soğuk jeli sıktığında hafif bir irkilmiştim, doktorumdan küçük bir kıkıtırdı kaçtı. Bende güldüm. Metehan eğilip alnıma bir öpücük bıraktı.
"Bakalım minikler ne durumda.." ultrason cihazını karnımda gezdirmeye başladı. İkimizde ekrana dikkatle bakıp doktorun ağzından çıkacakları bekledik.
"Gelişimleri harika ilerliyor" dedi motive eden sesi.
"Hmm, bir bakalım.." dedi ekrana dikkatle bakarken.
"Ülkü'cüğüm işin zor valla, birinin cinsiyeti erkek, diğerine bakarsak o da erkek."
"Erkek mi?" Dedim sevinç dolu bir şaşkınlıkla.
"Evet canım"
Göz yaşlarım akarken bakışlarımı Metehan'a çevirdim. "Doğru hissetmişmişsin.."
Dolu gözlerini ekrandan çekip mavilerime çevirdi. Başını salladı.
"Keşke biri kız olsaydı.." dedi.
İkimizde bekliyorduk kız olmasını, ama mutluyduk. Buna üzülmemiştik, sevincimiz daha çoktu.
★
Bebeklerin cinsiyetiniz öğrenen yakınlarımız hediyeler almıştı. Alışverişe başlamıştım, giysiler mobilyalar, Leyla ve ağabeyimi düğün hazırlıkları günler boş geçmiyordu.
Hormonlarım fazlasıyla ayarlarımla oynamıştı, son günlerde dahada alıngan olmuştum. Sulu gözdüm, dahada sulu göz olmuştum.
Ağabeyim düğün için hazırlıklarla uğraşırken birde ayrıten burada yeni bir mağaza açmakla uğraşıyordu.
İzmir'de ki mağazayı çok iyi bir fiyata satmıştı, baya kâr elde etmişti.
Bende ara sıra yardımcı oluyordum bazı işlere, tabii bu geçen haftalar içinde Metehan sürekli göreve gitmişti. Benide Leyla ve Ağabeyime emanet ediyordu.
Doğumum yakındı, yalnız kalmam gereken aylardaydım. Karnım devasa bir büyüklükteydi. İçinde ise iki tane can yaşıyordu.
İkimizden olan bir parça.. can.
Canımızı yakan, herşey bitmişti. Kötü olaylar bizden uzaktı. Herşey geçmişti. Yaralarımız iyileşmişti. Ruhlarımızdaki izler silinmesede, artık unutlumaya yüz tutmuştu. Edebî süreceğine inandığımız acılar dinmişti. Kıymetli bir can kaybetmiştik. İlk gün ki gibi değildi belki kaybettiğimiz canın acısı, ancak kalbimizde bir yerde hatırlandıkça üzecekti. İnsanlar acıya bağlı olarak yaşayamazdı. Belki bazı acılar uzun sürerdi, ama ilki gibi yakmazdı yüreği.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İzler Silinmez
Romance"Gözlerin en kıymetli hazinemdi.." Öylesine yazılmış bir asker, doktor kurgusudur.