Altı yıl sonra...
"- Anne ben aşık oldum!" Koşarak yanıma gelen Hailey'e şaşkın şaşkın bakarak diz çöktüğüm yerde hafifçe doğruldum.
Marlon'un krallığını buraya ilk geldiğimde hiç benimseyememiş olsamda zamanla burayı değiştirmiş, içine kendi izlerimi bırakmıştım. Burayı kendim için daha yaşanılabilir hale getirmiştim.
İçimi en ferahlatan yerlerden biri haline gelen kış bahçemi oluşturmuştum mesela. Her çiçeği kendim ekmiştim. Buraya bayılıyordum. Bugün kış bahçeme gelmek ve birkaç gündür bekleyen ağaç fidanlarımı toprağa dikmek istemiştim.
Yaklaşık yirminci fidanı ekiyordum ki Hailey çıkıp gelmişti. Ağzından çıkan ilk sözlerse aşık olduğuydu.
Şaşkınlığımı geride bırakırken gülümsemiştim. Gözlerim munzur bir ifadeyle dolup taşmıştı.
"- Demek aşık oldun ha?"
"- Evet!" Ciğerlerine koca bir nefes çekerek hülyalı hülyalı gözlerini kırpıştırınca dayanamayıp kahkahalara boğuldum.
"- Kime aşık oldun şapşal kız? De bakalım."
"- Rudolf'aaaaa...!" Harfleri uzata uzata konuşmasıyla dudaklarımı büzüp birkaç saniye şapşal aşık hallerine baktım. Sonra başımı yana yatırıp ona kınarcasına baktım.
"- Rudolf'a daha geçen gün ağabey demiyor muydun sen?"
"- Imm, şey, diyordum ama..." duraksadı.
"- Bugün birlikte balık avına çıktık. Bana kurbağa prens hikâyesi anlattı. Sonra da şeyyy,""- Sonra da neyyy?" Dedim onu taklit ederek.
"- Beni öptü!" Dedi çığlık atarak. Sözleriyle kaşlarımı çattım. Henüz on altı yaşındaki kızımı öptüğüne göre Rudolf yürek yemişti. Marlon bunu öğrenirse onun dudaklarını kesip atabilirdi. Hem de Rudolf en yakın arkadaşlarından birinin, krallığının başkomutanı Danny'nin oğlu olduğu halde bunu yapardı.
"- Demek seni öptü. Peki sen ne yaptın?"
"- Başta çok şaşırdım. Çünkü benim onun hoşlanabileceği bir tip olmadığımı düşünüyordum. Aslında ona tam dört buçuk yıldır aşığım ama Rudolf beni sevmez diye umutlanmak istemedim hiç. Duygularım da belli olsun istemedim. Bu yüzden ona ağabey diyip duruyordum. O da ona ağabey dediğim için hislerimden emin olamıyormuş ama bu yıl akademiye başlayacağım için orada beni başka biriyle ilişkide görmekten korkmuş. Bana açıldı. Ben de ona hislerim olduğunu söyleyince beni tekrar öptü. Şey, bu sefer ben de onu öptüm. Öpüştük. Çok güzeldi!"
On altı yaşına gelen herkesin akademiye gitme hakkı vardı. Bu akademiye her yerden öğrenci gelebiliyordu. Başka evrenlerden bile. Çoğu kişi potansiyelini de gücünü de bağlı olduğu canlıyı da akademide keşfediyordu.
Ben de kendini akademide keşfetmiştim. Anka kuşum Reyna'ya akademideyken bağlanmıştım. Ki Reyna üç yıl öncesine kadar dağda küllerinden yeniden doğmayı bekliyordu. Benimle bağlandıktan bir süre sonra doğduğu dağlara çekilip küle dönüşmüştü. Yaklaşık yirmi yıl sonra ise yeniden doğmuş ve yanıma uçmuştu.
Marlon'un bağlı olduğu canlı ise kanı yüzünden -baş şeytanın oğlu olduğundan- bir iblisti.
Daniel bir jaguarla bağlanırken, Roden bir aslanla, Laren ise bir yunus balığıyla bağlanmıştı.
Hailey, Sirius ve Samuel bu yıl akademiye başlayacaktı. Akademi yatılı bir okul olduğundan onları çok özleyecektim. Zaten diğer bebeklerimden uzun süre ayrı kalıyordum. Şimdi üç çocuğumdan da aynı anda ayrılacaktım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhsuz Düşes Canlandı
FantasyBen Gracelýnn Tara Valentin. İlk yaşamımda aristokrat bir leydiydim. İkinci yaşamımda ise 21.yüzyılda İspanya'da yaşayan biriydim. Okumayı severdim. Gençlik yıllarımda okuduğum bir romanda ilk yaşamımda ki kocamın ana karakteri olduğu bir hikâyeyi...