27. Bölüm: Karadeniz'e Gelin

624 38 15
                                    





"Sevmek için sebep aramadım hiç. Sesi yetti kalbime."

Ahmet Arif


                           •Karadeniz'e Gelin•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




•Karadeniz'e Gelin•




                                -
                                   ************


Yasemin. Çok seviyordum. Kokusu bir yana annemdi bu çiçekler. Her zerresiyle annemden bir izdi. Burnumdaki koku giderken gözlerimi araladım yavaşça. "Ateş !" Ateş'in odasında ne işim vardı ? Burası evi değildi. Askeriyedeki odasıydı. "Ateş !" dedim tekrar. Neden kimse ses çıkarmıyordu. "Sevgilim neredesin ?" Uzandığım yataktan kalktım. Üzerimdeki kıyafete düştü bakışlarım.

Siyahtı. Siyahı severdim ben ama...başımdan kucağıma düşen yazmaya baktım. O da siyahtı. "Ateş !" Ayaklandım oturduğum yataktan. Odanın kapısı açıktı. Bakışlarım etrafta onu ararken açık olan cama döndü bakışlarım. Dışarda insanlar vardı. Camın önüne geldiğimde her birinin üstünde siyah kıyafetler olduğunu gördüm. Herkesin üzerinde tek tek gezindi bakışlarım. Bu bir cenazeydi. Ama kimindi ?

Az ilerden Kılıç Timi üniformaları içinde hazır olda bekliyorlardı. Yeşillerim aralarında Ateş'i aradı. Eren, Alçin, Fatih, Cenk, Asil, Feyza, Mehmet, Hüseyin ve Ali abi. Ateş neredeydi ? Bakışlarım avlunun ortasındaki bayrağa çevrildi. Tabuta sarılı bayrağa. "Ateş ?" Benim sevgilim askerlerinin yanında değil tabutun önündeki çerçevenin içindeydi. "Ateş !" Koşar adım çıktım odadan. Koridoru bitirip sola döndüm. Var gücümle koşmaya devam ettim. Binadan çıktığımda tam karşımdalardı. Siyahlar içinde bir sürü insan...

Tüm siyahlara inat kırmızı bayrağa sarılı bir tabut. Bilmediğim şey benim neden siyahlar için olduğumdu. "Ne yapıyorsunuz siz ?! Ateş ?!"  Koşarak aralarına girdim. "Ateş nerede ?" Birbiri ardında sıralanan bedenleri ittirip tabutun önüne geldiğimde tokat gibi çarptı yüzüme çerçeve içindeki fotoğraf. "Hayır ! Saçmalıyorsunuz siz ! Ateş nerede ? Ölmedi o ! Çıkarın onu !" Tabutu açmaya çalıştım ama kimse beni duymuyor, görmüyor gibiydi. "Açın şunu açın ! Ölmedi o ! Benim sevdiğim adam o ! Ölmedi açın şunu !" Bağırışlarımı neden duymuyorlardı ? Bakışlarım tam karşımdaki kişilere döndü. Enfal, annesi, babası, Zafer abi ve Lale. Hepsinin gözünden düşen yaşları gördüğümde omuzlarım düştü.

"Ağlama ! Ağlama Enfal ağlama ! Ölmedi o ! Yalvarıyorum açın şunu !" Arkamdan bana dokunan bir el hissettiğimde o tarafa döndüm. "Abi ?" Abimin soluk mavi bakışları üstümdeydi. "Abi ölmedi açın tabutu açın. Yalvarıyorum açın !" Gözyaşlarım görüşümü engelliyordu. Abim öylece bana bakarken bir ses yükseldi askerlerin birinden.

"Şehit al !"

"Hayır ! Yaklaşmayın ! Abi bir şey yapsana !" Tabuta sardım kollarımı. Az önce yasemin kokan yer şimdi kan kokuyordu. "Uzak durun dedim !" Tabuta yaklaşan askerlere bağırmaya başladım ama onlar beni duymuyormuş gibi yaklaştıklarında arkamdaki kollar geriye doğru çekti bedenimi. "Bırak ! Abi bırak ! Ölmedi ! Ateş ölmedi ! Gidemez o gitmez benden söz verdi. Bırak !" Haykırışlarım iri kolların altında kayboluyordu. Dizlerimin üzerine düştüm. "Gitme ! Lütfen. Gidersen ölürüm gitme."

TİM (Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin