Dudakları istemeye istemeye dudaklarımdan ayrıldığında sıkı sıkıya yumduğum gözlerimi araladım, derin nefeslerimin eşliğinde. Başım utançla boynuna gömülürken belimdeki elleri sırtıma çıkarak kendine bir yol çizdi ve bir süre sırtımı okşadı. Burnu ise saçlarıma karışmıştı.
Beynim komut vermeyi durdurmuşçasına kilitlenmişti sanki. İlk kez biriyle öpüşmüyordum elbette, hayatıma giren ilk erkek Barış değildi ancak beni böylesine heyecanlandırıp kalbimi yerinden çıkaracak ilk erkek o olmuştu. Şimdi anlıyordum. Ensesindeki ellerimi omuzlarına indirip hafifçe geri çekildiğimde bakışlarının endişeyle yüzümde gezdiğini fark ettim. Pişman olmamdan ya da basıp gitmemden korkarcasına yüzüme bakıyordu.
Sertçe yutkunup dudaklarına uzandım tekrar ve hafifçe bastırdım dudaklarımı onunkilere. Dudaklarını aralayıp beni içeri davet edeceği esnada geri çekildiğimde boşluğa düşmüşçesine belimde tutundu tekrar sıkıca. Öpüşmemizin etkisi olacak ki dudakları pespembeydi ve parıldıyordu.
"Noldu?" diye mırıldandı, boğazından gelen hırıltılı bir sesle. Kafamı utançla eğdim, nasıl davranmam gerektiğini pek bilmiyordum. Salak olduğumu düşünecekti kesin.
"Hiç..." diye mırıldandım aramıza biraz mesafe koyarak ancak temasımızı kesmedim. Kafasını hafifçe sağa eğip tekrar yüzüme yaklaştı.
"Öyleyse..." dedi fısıltıyla, nefesi yüzüme çarparken. "Bırak da doya doya öpeyim seni Duru."
Tekrar geri çekildiğimde yüz ifadesi sertleşti. "Çok geç oldu, Barış." dedim gülmemek için yanağımın içini ısırırken. "En iyisi ben evime gideyim." Temasımızı kestiğimde küçük bir çocuk gibi kaşlarını çatarak dudaklarını araladı. "Ama yavrum..."
Çantamı elime aldığımda hafifçe sırıttım. "Bu yaptığın hiç hoş değil, biliyorsun değil mi?"
Kıkırdamalarımı durduramadan ona döndüm tekrar, güldüğümü görünce yumuşadı bakışları. "Uykum geldi, yarın iş var."
Yoktu.
Kapıya ilerlediğimde peşimden geliyordu. "Yalancısın ki, yeni yılın ilk günü iş olmaz." Hala kalmam için çeşitli ikna cümleleri kurması hoşuma gitse de, bu gece onunla bir şeyler yaşamayacaktım elbette. Henüz bu tür şeyler için fazlasıyla erkendi, istemediğimden değildi. Çoğu kadının etkilenebileceği biriydi Barış, aksini asla iddia edip ego yapmıyordum.
"Bizim şirket tuhaf biraz." dedim burnumu kırıştırırken. Bu hareketimi sevimli bulmuş olacak ki gülümsedi. Kapıyı açtığımda, arkamdan uzanıp iterek kapının kapanmasını sağladı. Dejavu yaşıyordum resmen.
Ona döndüğümde, burun buruna geldik. Bir eli hala kapıya yaslıydı, yüzümüzü eşitlemek için hafifçe eğilmişti. Elimdeki çantamın sapını sıktım istemsizce. Hafif baharatlı kokusu burnuma dolarken gözlerimin kapanmaması için kendi içimde savaş vermek zorunda kaldım. Beni böylesine etkiliyor olmasını seviyordum.
Burnunu hafifçe burnuma sürttükten sonra biraz geri çekilip bakışlarını açıkta kalmış gerdanıma doğrulttu. Nefes sesleri kulağımda yankılanırken boynuma düşmüş saçlarımı eliyle geriye aldı. Elinin boynuma değmesi ile tüm vücudumun gerildiğini hissettim. Kontrolü ele almayı her zaman sevsem de şu an bunu yapacak gücü kendimde bulamıyordum, kendimi tamamen ona teslim etmiştim ister istemez.
Açıkta kalmış boynuma baktı bir süre, gözleri tekrar gözlerimle buluştuğunda elini belime atıp vücudumu kendine doğru çekerek bir bütün olmamızı sağladı. Göğsüm göğsüne sertçe çarptığında yutkundum. Kafasını hafifçe boynuma yaklaştırdı. Titreyen elim istemsizce ensesindeki saçlarını bulduğumda hoşuna gitmiş olacak ki kıvrılmış dudaklarını boynumda hissettim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙜𝙚𝙣 𝙯 𝙡𝙪𝙫 | barış alper yılmaz.
Fanfictionbarış alper yılmaz'ın başına aldığı bela hayatını tümden değiştirecekti.