Bölüm 3: Kalpteki Şeytan

10.8K 558 71
                                        

"Küçükken birilerini tanıdığımız zaman onlar hakkındaki tek ön yargımız her zaman pozitif olurdu çünkü küçüktük daha... Mutlu bakış açısından bakmak katili bile melek yapardı.

Büyüdükçe kirlenen bir dünya vardı ama benim dünyam zaten ben doğarken kirletilmişti. Eğer bir gün bu satırları birisi okurken bilsinki Yazgül Kara benim kalbimdeki şeytanmış."

~Günce'den."

Korkmazdım ben. Ne karanlıktan, ne yalnızlıktan ne de ailesizlikten. Şu on yedi yaşıma rağmen yaşadığım şeyler bana bile ağır geliyordu bazen ama buna ses çıkarmamayı tercih etmiştim hep. Tercihler zaten bizim özgür irademizden doğan şeylerdi ama bazen zorunluluklar özgürlüğümüzün önüne geçerdi.
Babannem benim özgürlüğüm, kalbim kırıldığı zaman kaçtığım yer sanıyordum ancak onun yanı asıl tutsak olduğum tek yermiş.

"Sen..." Ne diyeceğimi bile bilmiyordum artık. İhanete nasıl karşılık verilirdi? Hayal kırıklığına hangi satırlar dökülürdü?

Babannem tebessüm etti ama asla eskisi gibi gelmiyordu bana. Sözlerinden sonra artık yüzündeki o eski samimiyeti bulamıyordum. Sanki bir anda uçup gitmiş gibiydi. Yüzündeki o şeffaf maske bir anda kendini yok etmiş ve gerçek karakterini ortaya koymuş gibiydi. Üç yıl boyunca 'sana engel olmadım' derken bile engel olan bir kadından fazlası değildi.

"Sana hiç Devran ve Elzem'le neden konuşmadığımı anlattım mı?" diye sordu yanıma yavaşça otururken.

Devran ve Elzem... Benim annem ve babam.

Hani kurşun kalbe girse daha az acıtır derler ya şimdi o anı yaşıyor gibiydim. Babannem kalbime bir kurşun sıksa Devran ve Elzem demesinden daha az acıtırdı benim kalbimi. Daha az yakardı benim düşlerimi.

Telefonumu elime alıp ondan uzaklaşırken Yazgül Kara buna güldü ancak bir şey demeden oturmaya devam etti.

"Sen ve senin üçüzlerinin doğmasına daha bir kaç ay varken baban Devran'la ve annen Elzem'le yaşıyordum ben."

Bir kelime insanın canını bu kadar çok acıtır mıydı ki, ha?

"Git buradan!" Anlatacağı şeyin ne olduğunu bilmiyordum ama dinlemekte istemiyordum. Ona hiçbir şey yapmadığım halde benim canımı yakmak için bilerek hep o kelimeleri kullanıyordu çünkü benim hayatımı biliyordu. Ona hayatımı anlatmakla hata etmiştim. Ona annesizliğin ve babasızlığın nasıl bir şey olduğunu anlatarak yanlış yapmıştım çünkü o da herkes gibi kıymıştı bana. Ama ben bilmiyordum ki o bana on yedi yıl önce yine kıymıştı.

"Devran'ın Elzem'le evlenmesine hep karşı çıktım çünkü Elzem yenilmez bir kadındı. Gerçek anlamda yenilmez birisi..." Yataktan kalkıp kapıya koşacağım zaman uzanıp kapının üstünde duran anahtar ile kapıyı kilitledi ve anahtarı cebine attı.

Panik halinde öylece donakalırken "Ver şu anahtarı!" diye çığlık attım neredeyse. Onu dinlemek istemiyordum. Sesini bile duymak istemiyordum. Gülerek anlatacağı şeylere duymaya tahammülüm olmayacaktı benim.

Babannem tebessümünü büyütürken pencereye koştum. Ahşap pencereyi açmaya çalıştım ancak sonradan fark ettiğim, üzerine çakılı olan çivi buna engel oldu. Çivi daha önceden yoktu ki bu da babannemin bu şeyleri ona geldiğim ilk an anlatacağı anlamına geliyordu. Pencereyi kırıp bu lanet evden uzaklaş istiyordum sadece. Beynim panik halinde olduğu için düzgün düşünemiyor olabilirdim ancak tek istediğim şey bu evden çıkmaktı. Çıkıp arkama bile bakmadan koşmaktı.

GÜNCE | Gerçek AilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin