3.8

1.6K 51 1
                                    

4 ay sonra**

Bazen insanlar yaşadıkları şeyin etkisinden çıkamıyordu. Verilen kayıpların yeri dolmuyordu, boşluk olarak kalıyordu o hep içinde bir yerinde.

Aynı anda hem güçlü olup, hemde çabuk yıkılan oluyordun. Bom bok düşünceler, geri alınamayan kayıplar, içerisinde bir şekilde toparlıyordu insan.

Bir acı ne kadar sürebilirdi ki?

Doktorluğu bırakmıştım, o son olan olaylardan sonra psikolojim bozulmuştu. Melisa'nın ölümünü kabullenememiştim.

Bir çok kez krizler geçirmiştim, psikoloğa gittim, terapilerdi, hamileliğimi etkilemeyen ilaçlardı derken toparlanmış kendime gelmiştim.

En büyük destekçim, acısı en büyük olan kocamdı. O da bu süre boyunca izin almıştı işinden. Birlikte toparlanmıştık.

Düşük tehlikesi atlatmıştım, bebeklerimiz gayet iyiydi. Babalarına çekmiştiler, güçlülerdi. Bizi bırakmamışlardı. En büyük güç kaynağımızda karnımdaki canlardı.

Doktorluğu ise, hem düşük tehlikem olduğu için, hem psikolojim iyi olmadığı için bırakmıştım. Ayrıca 1 ay önce kendimi çok iyi hissettiğim ve düzeldiğim için mesleğime devam etmek istemiştim.

Fakat gördüğüm kanlar, ölüm haberleri, duran kalp sesinin makinadan verdiği ses Melisa'nın ölümünü hatırlatıyordu bana. Mesleğim travmam olmuştu. Bende bıraktım.

Dört buçuk aylık hamileydim, karnım epey büyümüştü. Bir hafta sonra cinsiyetleri için hastaneye gidecektik.

Mutluydum, içimde bir heyecan vardı. Alışverişe başlayabilecektim. Odalarını kurabilecektim.

Doğum günümde geçmişti, Mayıs'ın yirmisindeydi. Kutlamak istememiştim. Ama Metehan gül alıp sözle kutlamıştı.

26 yaşındaydım artık.

Utku ve Leyla da yanımdaydı hep. Baya destek olmuştu. Hatta ağabeyime herşeyi söylemiştik o da 2 ay kadar kalmıştı yanımda.

Haziran ayındaydık, o olay ise dört ay önce Mart ayında olmuştu.

Hava sıcaktı, bahçede sallanan koltukta oturuyordum. Metehan'nın benim için hazırladığı meyve tabağından meyve yiyordum.

Yanımda oturuyordu. Gülerek beni izliyordu. Bende tatlı bir ifadeyle bakıyordum ona.

"Sana böyle çok yakıştı hamilelik"

Tatlı tatlı gülümsedim.

"Değil mi bende çok tatlı hissediyorum kendimi"

"Öylesin zaten yavrum. Tombik tombik çok tatlısın"

Gülen yüzüm anında soldu.

Ne dedi o bana? Tombik dedi ha?

"Tombik? Ha tombik?" Ağlamaklı bir sesle.

"Aşkım hayır, kötü anlamda demedim. Çok yakıştı sana, güzelliğine güzellik kattı"

Hamilelik hormanlarım çoktan yanlış anlamlar çıkarmıştı bile.

İzler SilinmezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin