Askeriyedeki, yeni gelen askerler için silah eğitimi veriyordu Metehan.
Askerlerin başında dolanırken, telefonu çalınca uzaklaşmak zorunda kalmıştı.
Arayan Utku'ydu. Kaşları çatıkken, havalanmıştı.
"Neden arıyor ki bu beni?" Dedi, merakla açıp kulağına koydu.
"Komutan, çabuk gel. Ülkü'yü ne olduğu belirsiz biri kaçırdı" sesi korku doluydu. O korku kalbinin tam ortasına saplandı. İğrenç bir kasılma sardı tüm vücudunu.
Kalbi duyduğu her bir kelimeyle korkuyla atmaya başlamıştı. Nefesi kesildi sanki o an. Zaman, saat durdu. Tüm sesler kesildi.
Beyni durmuştu, dona kalmıştı.
"Alo?" Dediği an telefonu kapatmış, hızlı hatta koşar adımlarla eğitim alanından çıkmıştı. Hiç bir sesi duymuyordu kulağı.
"Hayır" dedi, Metehan.
"Hayır imkânı yok böyle bir şeyin. Her yeri sivil polislerle sardım bir kere. Bütün güvenliği sağlamıştım." Dedi kendine.
Arabaya hangi ara binmişti, haberi yoktu. Sinirleri yavaş yavaş yüklenirken bir mesaj geldiğini duydu. Ekrana baktığında gördüğü isim kalbini teklemişti.
🖤; 45 FFS 786
Plaka atmıştı, o an hafif bir gülümseme oluşmuştu.
"Zeki karım benim" dedi, kısık bir sesle.
Plakayı Efe'ye attı. Sonra hemen aradı.
"Efendim komutanım"
"Efe sana attığım plakanın hemen gittiği yeri öğren, konumu bul at"
"Emredersiniz komutanım"
Telefonu kapattığı an hastanenin önüne gelmişti.
Sivil polisler yanına geliyordu, hepsine öldürmek ister gibi baktı.
"Ben sizi ne diye diktim lan buraya!" Diye kükredi.
"Komutanım, Ülkü hanım başka bir araca geçtiği an bir araç polis takıldı peşlerine merak etmeyin"
"Ulan neden gidip durdurmadınız?"
"Bir sorun yok gibi duruyordu"
"Lan ben size demedim mi? Yabancı biri görürseniz ne olursa olsun gidin"
"Affeddin komutanım"
"Yazıklar olsun hepinize" Utku'yu gördü. Merdivenlerden hızlı adımlarla inip yanına geliyordu.
"Bulacaksınız değil mi?"
"Plakayı atmış, telefonu kapalı peşinede polisler takılmış. Birazdan adresi öğrendiğimde timi toplayıp gideceğim"
"Sakin ol" dedi Utku teselli vermek istercesine omzuna dokundu.
Askerleriyeye geri dönmek adına aracına ilerlerken polislerden biri dünyasını başına yıkacak başka bir haber vermişti.
"Komutanım, takipte olan polisler şüpheli aracın tabini gözden kaçırmış."
Elini direksiyona defalarca geçirdi, korkuyordu. Kazım'ın sözleri geliyordu aklına.
Doğruydu herşey. Kesin bu Ayaz'ın işiydi, ondan başka kim böyle bir şeyi yapardı ki?
Ama aklına takılan başka bir soru vardı. Herkes Ayaz'ın kim olduğunu iyi biliyordu. Neden kimse çıkıpta bir şey yapmamıştı.
Kaçırmaya gelen kişi Ayaz değildi büyük ihtimalle. Kim olduğu belirsiz dediler.
Eli ayağına dolanmıştı sanki, ne yapacağını bilmiyor gibiydi. Askeriyeye gidip, adrese ulaşmak ve timi toplayıp, karısını kurtarması gerekiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İzler Silinmez
Romance"Gözlerin en kıymetli hazinemdi.." Öylesine yazılmış bir asker, doktor kurgusudur.