Son bölümden herkese selam.
Kitabınızın son bölümü.
Saklı Bahçe ailesi son kez keyifli okumalar..
***
YILLAR SONRA
Zaman ne çabuk geçiyordu değil mi? Daha sen dün çocuk iken şimdi boyun kadar cocukların vardı. Ve bu süreç sen gözünü açıp kapayınca geçecek kadar hızlı bir şekilde geçiyordu.
Her şeyi dün gibi hatırlıyorsun ama yaşananlar dün yaşanmamıştı. Ben Mirhanı ilk gördüğüm günü, Şanlıurfadan gittiğim, Şanlıurfaya döndüğüm günü hepsini dün gibi hatırlıyorum.
Ama hiç biri dün yaşanmadı hepsi yıllar önce yaşandı.
Daha düne kadar öğrencilerim benim çocuklarım gibi iken şimdi dört tane boyum kadar çocuğum vardı.
Üniversiteyi bitirip alanında başarılı bir kadın doğum uzmanı olan Yezdam. Hâlbuki onunla tanışmam daha dün gibi aklımda iken nasıl da bu kadar büyümüştü.
Üniversite üncü sınıfta inşaat mühendisliği okuyan Miranım. Onu kaybettiğim, onun arkasından ağladığım günler onu kaybedişimin acısını ve onu buluşumun sevincini hala hissede biliyorken oğlum nasıl bu kadar büyümütü.
Doktor olmak için gece gündüz ders çalışan lise son sınıfa giden Yarkınım.
Miranımın gidişi üzerine doğup beni tekrardan hayata tutan Yarkınım nasıl bu kadar büyümüştü de doktor olmak için yanıp tutuşuyordu.Lise ikinci sınıfa giden Mihra'm. Evimizin en küçüğu. Evimizin neşesi minik prensesi ne ara bu kadar büyümüştü de liseye başlamıstı.
"Sen yine ağlıyor musun?" Diyen Mirhanın sesi üzerine hemen elim ile göz yaşlarımı sildim. "Ne ağlayacağım be" dedim hemen bakışlarımı kaçırarak.
"Yaşadıkça daha duygusal mi oluyorsun sen" dedi Mirhan yanıma oturarak. "Sende yaşlandıkça daha mı gıcık oluyorsun" dedim kaşlarımı çatarak.
"Ben hala genç bir adamım" dedi geriye doğru yaslanarak. "Ha sen gencecik adamsın ben yaşlı bir teyzeyim öyle mi?" Diye sordum tehditkar bir şekilde.
"Ben öyle bir şey demedim" dedi hemen savunmaya geçerek. "Tam da öyle dedin" dedim trip atar bir şekilde. "Yavrum ben sana hiç yaşlandın der miyim? Onu genelde sen dersin. Hem sen on sekizlik kızlara taş çıkaracak bir güzelliğe sahipsin" dedi bu defa.
"Afferin sana Mirhan. On sekizlik kızlar mi dikkatini çekiyor. Onlar ve beni mi kıyaslıyorsun" diyince kayrete düşmüş bir şekilde bana baktı.
"Tövbe tövbe ben ne dedim sen ne anladın Nevam" kollarımı birbirine doladım. "Şimdi de bana bunak mi diyorsun" diyince yok artık dercesine bana baktı.
"Neva iyi misin sen. Neden böyle şeyler düşünüyorsun. Senin bunları düşünmeni sağlayan ben miyim?" Diyince kafam ile onu onayladım. "Evet" dedikten sonra olduğum yerden kalkıp içeriye girdim.
Mirhan arkamdan seslendi ama duymazlıktan geldim. "Azra ne oldu Mirhan neden bağırıyor" diyen Berfin yengeme baktım.
"Biraz aklıyla oynadım. Trip atıyorum zannediyor" diyince kakhaka atmaya başladı. "Çok fenasın Azra" diyince bende gülmeye başladım.
"Mihra ve Azat abim nedere yenge" diye sordum. İlk dakika terasa çıktım kaybolmuşlar hemen. "Azat, Mihraya atış yamayı öğretecekmiş araka bahceye gitti" dedi yengem.
"Tamam ben iki dakika Yarkına bakayım bizde indip onlara katılalım" diyince kafası ile beni onayaldı. "Tamam olur Eymende orada zaten" dedi yengem.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Bahçe
RandomYıllar önce daha onlar çocukken kaderleri yazılmıştı. Aradaki düşmanlık ve söylenen toz pembe bir yalan ayrmıştı onları bambaşka bir hayata sürüklemişti. Ama berdel kararı onları birleştirmişti. İki küçük aşık berdel sonrası kavuşabilecek miydi?? ...