oy ve yorum atmayı unutmayınn 💗💗
2024
"Aa Barış Alper! Baba baksana!" Barış yanından geçen küçük çocuğun tepkisine gülmüş ve durmuştu. Gözündeki gözlüğü çıkartıp çocuğa döndüğünde ağzı açık ona baktığını tahmin etmemişti.
8-9 yaşlarında bir erkek çocuğuydu. Aynı Barış gibi kıvırcık saçları vardı. Barış elini uzatıp saçlarını sevdi çocuğun. "Nasılsın aslan parçası?" diye sormuştu çocuğun hayranlık dolu bakışlarından güven alarak.
"İyi, iyiyim Barış abi." heyecandan sesi titriyordu çocuğun. Karşısında tuttuğu takımın bir futbolcusu vardı. Hayatında hiç maça gitmemiş, hiç futbolcu görmemişti. Sanki hayallerini yaşıyor gibiydi.
"Merhaba Barış Bey kardeşim." deyip elini uzatmıştı çocuğun babası. Siyah saçlarına kırlar karışmıştı adamın. Barış'tan yaşça büyük olduğu belliydi. "Merhaba abi. Nasılsınız?" hemen samimiyeti kurmuştu Barış. Hiçbir zaman ona sıcak davranan birine ters çıkışmamıştı. İnsanların onu sevmesini, çok seviyordu.
"İyiyiz kardeşim sağ ol. Dün maşallahın vardı. Canlı izlemeye bilet bulamadık yoksa oğlan bayadır bekliyordu bugünü." Barış'ın gözü o sırada çocuğu bulmuştu. Hala gözlerimi kırpıştırarak kendisine bakıyordu, onu gördükçe kendinle gurur duymuştu. "Kısmet işte. Seneye inşallah."
Barış aklına gelenle çocuğun boyuna eğilmişti. "Adın ne bakalım senin?"
"Arda." demesiyle sesli gülmüştü Barış. "Arda Turan'dan mı geliyor bakalım adın?"
"Hıhım... Bende onun gibi Galatasaray efsanesi olacağım." Arda'nın yanağından makas almıştı Barış. O da bir zamanlar böyleydi. Arda Turan'ı izleyip kendi kendine gelin güvey olurdu. Ama o yaşta kurduğu hayalleri şimdi gerçekleştirme fırsatı vardı elinde. Ve elinden geldiğince bu şansı değerlendiriyordu.
"Abi eğer zamanınız varsa sizi misafir etmek isterim İstanbul'da. Uçak bileti, konaklama hiç düşünme sen. Gelirim de yeter." adam mahçup bir şekilde ensesini kaşıdı. O sırada Arda'da başını kaldırmış babasından gelecek cevabı bekliyordu. İçinden dua ediyordu, babası bu teklifi kabul etsinde Galatasaray maçını izleyebilsin diye.
Barış'ın gözleri Arda'dan ayrılamıyordu. Kendi çocukluğunu görmüştü sanki bu küçük çocukta. Hem benziyordu da ona. Kıvırcık saçları Barışınkiler ile aynı renkti. Modeli bile neredeyse aynıydı. Oğlu olsa bu kadar benzerdi diye geçirdi içinden.
"Düşünme be abi. Bak yetişmem lazım bir yere." diye adamı aceleye getirmeye çalışmıştı. Ve amacına ulaşmış kabul ettirmişti bir şekilde. Adama menajeri Tuncay'ın numarasını vermiş ve gözlüğünü tekrar takıp kapısında kaldığı kafeden içeri girmişti.
Gecesinde olan maçın ardından cesaretini toplamış ve bu lise buluşmasına gelmişti. Hiçbir
arkadaşının geleceğinden haberi yoktu. Amacı sürpriz falan yapmak değildi. Yalnızca son dakikaya kadar gidip gitmeyeceğinden emin olamamıştı.Bir yıl okumuştu bu insanlarla aynı sınıfta. Belki yarısında okula gitmemişti ama hepsini o kadar severdi ki zamanında. Arada sürtüştüğü, tartıştığı insanlar vardı tabi ama iki güne tatlıya bağlarlardı hep.
Bir keresinde sınıfça ama tüm sınıf olarak okulu asıp Barış'ın maçını izlemeye gelmişlerdi. Oynadığı süre boyunca oturmamış hep Barış'a tezahürat yapmışlardı.
O günler hatırladıkça duygulanırdı Barış. Öyle saflardı ki, öyle dertsizlerdi ki özlüyordu o zamanları. Kafaya taktıkları ya Tarih sınavında çıkacak 100 sayfa bilgi ya da serbest geldikleri gün müdür yardımcısına yakalanmaktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ankara Rüzgarı / Barış Alper Yılmaz
Fanfiction"Gökalp... bizim oğlumuz. Sen onun öz babasısın." Barış'ın gözleri bir anda irileşti, sanki zaman donmuş, dünya sessizliğe gömülmüştü. İçine bir şey çarpmış gibi oldu, ne bir ses, ne bir hareket... sadece bir ağırlık. Göğsüne saplanan görünmez bir s...