Her günün sabahı gibi hafiflemişti gökyüzünün kalplere bıraktığı ağırlık, o gün kararan gökyüzü ikiye ayrılan güneş sonunda bir bütün olarak doğduğunda isyanlar bastırılmış eski haline dönmeye çalışan kurt halkı için yeni bir gün başlamıştı. Her ne kadar eski haline dönmek isteseler de ortadan kaybolmuş bir bağ ve serbestçe dolaşan bir adet Elçi varken mümkün değildi. Konseyden önce toplanmış sürü liderleri Alfa'nın düşüşünü kararlaştırmış bunun resmiyetten çok eski yöntemlerle olmasını istiyordu. Kararmaya başlayacak gökyüzü ve dökülecek kutsal kanlar, Alfa ne diyordu peki? Böyle olacağını başından beri biliyordu peki neden bir şey yapmıyordu. Oğlu kaybolduğu günden, sevdiği kadını kaybettiği günden, beri neden sessizce öldürüleceği günü bekliyordu? Ölmek mi istiyordu madem ölmek istiyordu neden başından beri ölmemişti? O zaman öldürseydi o zavallı Kraliçenin karnında oluşmaya başlayan geleceği. O olmadan güçten düştüğü anda öldürmeyecekler miydi onu? Neden mucizeye inanmış istemsiz heyecanlanmıştı bebeğinin olacağı gerçeğini sindirince.
Eskisi gibi değildi.
Ne Alfa eskisi gibiydi ne de kurtlar, eskisi gibi nefret dolu değildi mesela. Ruhu ölmüş de kendisi kalbinin yeneceği anı bekliyor gibiydi, kurtlar ise ondan korkmuyordu. Belki de Alfa'nın bu umursamazlığı onlarda gücünü kaybettiği izlenimini veriyordu, belki de öyleydi. O halde gücünü kaybeden bir Alfa'nın ülkeyi yönetmesinin bir anlamı var mıydı peki? Canıyla mı ödeyecekti bu bedeli?
Düşünceleriyle boğuşuyordu öylece oturduğu yerde abisine bakarken, sahi kaç saat geçmişti o tahta geçtiği anın üzerinden. Öylece durmuş Teressa'nın bedeninin ilk bırakıldığı yere bakıyordu, bu kadar çok mu bitirmişti acı onu? Usulca kalktı yerinden, ağır adımlarla ilerledi hazırlık yapılan bahçeye doğru. Kapı eşiğinde dış avluya bakarak durduğunda çelik kafesin çoktan kurlduğunu gördüğünde mani olamadığı kahve gözleri doldu. O gün dağılan Ailesini bir daha kimse toplamamıştı, şimdi Abisi de mi gidecekti? Zaten Alex gitmemiş miydi? Teressa, daha isim bile koyamadıkları bebekleri... Babasını kaybettikten sonra onları terk eden Annesi dahi gelmişken neden diğer hepsi gitmişti. Gözleri oğluna donmuş bir halde acıyla bakan Helen'i buldu, gözünden süzülen yaş yanağında donmuş onun acısını kalbinin en derininden hissediyormuscasına kaskatı kesilmişken genç kız eliyle gözlerini kapattı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bağ
FantasyKaderin bana oynadığı o cilveli oyundu karnımdaki bağ. İki krallığın acımasız savaşının ortasında kalmış hamile bir kadın mı? Ondan hamileydim ve daha onun kim olduğunu bile bilmeden... Kehanet gercekleşmişti, iki krallığın efendisi bir Vamp...