11. Bölüm: Olağanüstü Gelişme

6K 997 3.1K
                                    

"Bir keresinde bana şöyle sordun, korkmadan, endişelenmeden, öfkelenmeden seni sevmek mümkün mü?

Bunu hayal etmek bile zor, güzelim. Hiçbir zaman mümkün olmadı. Belki de bu imkansızlığı kavradığım an, seni bırakmalıydım.

Ellerimiz, sevdanın zarif zincirleriyle bağlandı. Aşkın insana hayat verdiği doğruydu ama bizimki öyle değildi. Biz, sevginin ta kendisini zehir kılmıştık. Her yudumunda içimizi kavuran bir zehir... Yine de o zehrin tadından vazgeçememiştik."

- Taş Duvarlardan İçeri Yıldızlar Giremez, sayfa 100

11. bölüm: Olağanüstü Gelişme

Jungkook'un boğazı kurudu, sanki kelimeler kum tanelerine dönüşüp diline ve damağına yapışmıştı. Güçsüz bir sesle, "E-efendim?" diyebildi nihayet.

Kapının ardında bekleyen Sangwoo, bu cılız yanıttan tatmin olmamış gibi konuştu, "Uyuyor muydun? On saat sonra cevap verecektin herhalde..." Kelimeleri, rutubetli duvarlarda yankılanırken hücreyi kesif bir soğuk sardı. "Baksana, başgardiyan senin hücrenin anahtarını teslim etmemiş."

Jungkook, Taehyung'la göz göze geldi. Onun karanlık ve derin bakışları, zavallı mahkûma sessiz emirler yağdırıyordu. Jungkook bir süre duraksadı.

"Jungkook!" dedi Sangwoo. "İçeride ne halt ediyorsun? Bana hızlıca cevap versene! Tüm gün seni mi bekleyeceğim?"

Jungkook'un sinirleri bozuldu. Eğer Taehyung yanında olmasaydı ona ağzının payını verirdi. Şimdi alttan almak zorundaydı.

"Bu gece tuvalete gidecek durumda değilim," dedi Jungkook. "Çok hastayım. Hemen uyuyacağım." Sesinin yeterince yüksek çıkıp çıkmadığından emin olamadı. Taehyung hâlâ ona çok kötü bakıyordu. Jungkook'un korkuları her saniye biraz daha artıyor, mantıklı düşünmesini engelliyordu.

Her şeyden korkuyordu. Devrimcilerin ifşalanmasından korkuyordu, yalan söylediğinin ortaya çıkmasından korkuyordu, hiç doğru değildi ama Taehyung'un güvenini kaybetmekten de korkuyordu. Oysaki Taehyung bir düşmandı. Onunla zaten bir güven bağı kurmaması gerekirdi.

Neden onu yakasından sıkıca tutmuş zalim bir adamı kaybetmekten bu derece çekiniyordu?

"Bu gece tuvalete gidememek senin için sorun değil mi?"

Sangwoo'nun sesi, soğuk bir rüzgâr gibi hücrenin içinde dolandı. Sıradan kelimeler, anlamlarının ağırlığını saklayan ince bir kılıf gibiydi. Tuvalete gitmek. Sadece iki basit kelime... Ancak bu, aslında bir şifreydi. Devrimciler arasında kullanılan bir şifre.

Gardiyanlar ve mahkûmlar, gecenin karanlığında tuvalet izni dışında birbirleriyle nadiren konuşurlardı. Sessizliğin ve rutinlerin arasına sıkışmış bu kısa temas, şüphe uyandırmadan bir irtibat kurmanın tek yoluydu. Bu yüzden bu cümleyi seçmişlerdi; bu kadar basit, bu kadar sıradan bir ifade, Taehyung gibi sinsi bir adamın dahi dikkatini çekmezdi.

"Sorun değil," dedi mahkûm. "Tüm geceyi hücremde geçirmek zorundayım ama sorun değil. Sabah vakti tuvaletleri temizlemek için arkadaşlarımla buluşacağım."

"Tamam," dedi kapının önündeki gardiyan. "Tuvalet temizliği için malzemeleri önceden arkadaşlarına vermiş miydin? Tüm temizlik malzemeleri sendeyse arkadaşların malzemeleri ararken zorlanabilirler."

Sangwoo sanki hücrede dönen olayı kavramış gibi tamamen şifreli konuşuyordu. Malzeme derken de gazete için yazılanlardan bahsediyordu.

"Evet, verdim," dedi Jungkook. Ardından şöyle devam etti, "Arkadaşlarım benden önce temizliğe başlayabilirler. Muhtemelen başgardiyan yüzünden tuvalet temizliği için hücreden geç çıkacağım. Arkadaşlarıma haber verirsin. Ayrıca özür dilediğimi, bugünlük onları yalnız bırakmak zorunda kaldığımı da söyleyebilirsin."

Kletka | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin