0.3

1.4K 118 88
                                    

!!! düzenlemeden atıyorum😔 yazım hatası varsa kusura bakmayın 🙏🙏

2024

"Ne goldü ama! File yırtıldı be oğlum." Kerem can dostum dediği Barış'a yaklaşmış, kollarını vücuduna sarmıştı. "Sağ ol çikom. Senin attıklarının yanında ne ki bu?" diyerek en içten gülümsemesi ile sarılmasına karşılık vermişti Barış.

Çiko, onlara özgü bir tabirdi. Zagor adlı çizgi roman kahramanının en yakın arkadaşıydı Çiko. Her maceraya beraber atılır, başlarına ne gelirse gelsin hep yan yana sırt sırda mücadele ederlerdi. Barış ve Kerem'de iki yıldır tam da böylelerdi. İkisininde iyi günleri kötü günleri olmuştu ve bu günlerde hep birbirlerinin yanlarındaydılar. Her zaman destek olmuşlar bir kez olsun yalnız bırakmamışlardı.

"Kardeşim benim." diyerek sırtını sıvalamıştı Kerem. Ardından ondan ayrılmış ve üstünü değiştirmek için soyunma odasına yönelmişti. Barış'ta onun iki adım arkasından ilerliyordu.

"Lan Barış şu telefonun sesini kıssaydın ya lan? Yarım saattir zınk zınk ötüyor başımız şişti." Abdülkerim'in dediği ile kaşları çatılmıştı. Whatsapp'ta önemli gruplar dışında her şey sessizdeydi. Onlardan da fazla mesaj gelmesi imkansızdı.

"Yenge golü tebrik ediyor anlaşılan." Berkan'ın zevzek konuşması ile yakınındaki birinin üstünden çıkarıp kenara bıraktığı formayı üstüne atmıştı. "Kes lan traşı! Yenge falan yok."

"Bir tane değiller çünkü. Dimi kardeşim?" Kerem abinin şakasına herkes gülerken Barış yalnızca göz devirmek ile yetinmişti.

Karı kızla işi olmazdı ama kimse ona bu konuda güvenmiyordu. Hem zaten güvenmeleri pekte umurunda değildi. Barış kendini biliyordu. Kaç yıldır adam akıllı biri girmemişti hayatına. Birkaç kez nefsine yenik düşüp tek gecelik ilişkiler yaşasa da onların üzerinden bile aylar geçmişti.

Ben onun yokluğuna dahi ihanet edemezdim. Aklım hata yapar ama kalbim asla doğrumdan şaşmazdı, diye düşünürdü hep.

Üstündeki parçalı formayı çıkarmış ve tam sepetin içine atacakken içine doğan hisle eliyle top haline getirip çantasına atmıştı. Özel bir maç değildi, bir Anadolu takımına karşı farklı bir galibiyet almışlardı. Asla bir alımı yoktu. Ama bu formaya anlamsızca bir değer yüklemişti bir anda.

"Sen böyle her formayı götürürsen evde koyacak yer bulamazsın." Kerem'in dediği ile yarım ağız gülümsemişti. "Özel hissettirdi bir anda. Zararı olmaz herhalde bir parçalının."

Gözleriyle Barış'ın raftaki telefonunu işaret etmişti. "Kim yazmış o kadar?" olumsuz anlamda omuz silkmişti Barış. "Otobüste bakacağım. Söylerim."

Üstüne çıkış takımını giydikten sonra kulaklığını da boynuna asmış parfümünü de sıktıktan sonra Kerem ile odadan ayrılmışlardı.

Koridorlardan geçerken, otobüse binerken taraftarın yoğun ilgisi ile yorgunluklarını unutmuş, sanki doksan dakika koşmamış gibi enerjiler yenilenmişti.

Takım otobüsündeki sezon başından beri değişmeyen yerlerini aldıktan sonra Berkan ve Abdülkerm ritüeli bozmayıp meşhur hoparlörlerini açmış ve çokta hareketli olmayan şarkılar açmaya başlamışlardı.

Kulağına dolan tanıdık melodi ile gözlerini yummuştu Barış. "Önce biraz gülecek, kalbe ümit katacak."

"Söz verecek gelmeyecek hep seni aldatacak." Yıllar önce dinlediği bir şarkıydı. En son onunla aynı kulaklıktan yine bu şehirde dinlemişti belki de. Bu şarkı Barış'a bolca özlem, hayal kırıklığı ve en çokta onu hatırlatıyordu.

Ankara Rüzgarı / Barış Alper YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin