~ Bismillahirrahmanirrahim ~
{35.Bölüm}
Nazenin idrak ettiği gerçekleri kaldırmaya takat getirememiş ve kendini koyvermişti. Oracıkta bayılan kadının imdadınaysa yine sevdiği adam yetişmiş yere düşmeden kucağına almayı başarmıştı onu.
"Nazenin! Nazenin aç gözünü!"
Ali Haydar endişe içinde bir dizine dayadığı kadının yüzünü öteki eliyle sarsıyor ve kendine gelmesi için uğraşıyordu. Fakat nafileydi bu. Hamilelik hormonları her duruma çarpı iki hassasiyet gösterirken böyle bir anda sakin kalması beklenemezdi elbette.
"Kızım!" diyerek kollarındaki evladına uzanan dayısı ile burada durmalarının birazdan fazlaca göze batacağını düşündü Ali Haydar.
"Dayı, bize çıkalım. Hadi!" diyerek doğrularak hızla binanın kapısına yöneldi genç adam. Fakat dayısının arkada kaldığını hissedip ona döndüğünde öylece beklediğini gördü. Kararsız bir ifadeyle apartmanı izleyen adamla yüreği burkulmuştu Ali'nin.
"Dayı, gelmeyecek misin?" Kucağında karısı ile daha fazla beklemek istemiyordu burada.
Tarık Bey'in zoraki yutkunuşu ve aldığı darbeler yüzünden izlerle dolu yüzündeki kederi derinden etkiliyordu Ali Haydar'ı. Ya bir gün o da karısına ve sevdiklerine yıllarca hasret kalırsa... Ne yapardı?
Adamın acısını bütün ruhunda yaşarmışcasına hissetti genç adam. Canından bir parçaydı bu adam ve onun canı yanarken, Ali ferahlayamıyordu bir türlü.
Nihayet cesaretini toplayan Tarık Bey'in adımları yeğenini takip etmiş ve kızının evine gelmişlerdi. Gözleri karşı kapıya, kendi evinin kapısına değdiğinde kor bir alev gönlüne gelip oturdu adamın. Sevdiği kadını yıllarca onsuz bırakmıştı. Evlatlarının hiçbir anına şahitlik edemeden çeyrek asıra yakın ömrünü hasret içinde geçirmişti.
Şimdi buradaydı lakin neye yarar?
Bütün vazifelerini layığıyla bitirip gelmişti. MİT'in Ortadoğu'daki elinin parmaklarından biriydi Tarık. Gerek SMO da, gerek Suriye zindanlarında devleti ve mazlum insanların refahı için çalışmıştı. Her türlü işkence, her türlü zulmü tatmış, he türlü savaşın baş aktörlerinden biri olmuştu şu yaşına kadar.
Artık bitmişti. Ortadoğu'daki görevi de, vatan borcu da tamamdı. Şehit olamadan eve dönmek çok zoruna gidiyordu adamın ancak, belki de Allah Teala'nın Lütfuydu bu... Onca yıl hasret çektiği sevdikleriyle yeni bir hayat bahsetmişti Rabb'i.
Ona en çok koyan şeyse öldü bilinmekti hiç şüphesiz. Suriye'ye giderken bu şartla gitmişti. Ölmeden ölmek, bu vazifenin ilk şartıydı. Yerine getirmişti bu şartı, ölmüştü.
Giderken oralarda ölüp gideceğine o kadar emindi ki... Ailesi erkenden buna alışsa daha iyi olurdu.
Fakat ecel onu bulmamıştı bir türlü. Bazı zamanlar Allah affetsin de ölmeyi çok istemişti adamcağız. Nasip, diyordu. Kader böyle yazıldıysa vardır bir güzel muradı...
"Dayı kapıyı açar mısın?" diyen Ali'ye güç bela çevirdi yüzünü.
Elindeki anahtarı alıp evladının yuvasını açtı. Yeğenine yol verip kızıyla beraber salona gidişini izledi ve aheste bir şekilde karşı evin kapısından gözlerini güç bela çekerek kapıyı kapattığını zannetti ve çocuklarının arkasından gitti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNEMEÇ (✔️)
ChickLitİstihbaratta gizli görevde olan Ali Haydar ve babasını aynı uğurda kaybetmiş Nazenin'in aile apartmanında geçen aksiyon dolu aşk hikayesi. Adam sır küpüydü, kadınsa sabır... Adamın sırrı kadının sabrına mağlup olmamalıydı. Fakat hayat bu ya; hep olm...