³²Genesis I

556 99 237
                                    

İyi okumalar,
yorum yapmayı unutmayın.

...

Leonard, bir tuhaf mıydı?

Babamın günlüğünde yazan onca şeyi üstün körü okuyup hızlıca geçerken, diğer günlüğü masaya bırakmıştım ve deri sandalyesinde oturmuştum. Beynim uyuşmuştu, şarkı çalmayı bırakmıştı ve Leonard birazdan burada olacaktı ancak ben onun sandalyesinde oturmuş halde günlüğü okumaya devam ediyordum. Babamın neden buraya gelmemi istediğini daha iyi anlamıştım, onu durdurmam için.

Ellerim titrer halde defteri tutarken okuduğum yerleri tekrar tekrar okudum, yutkunmakta zorlanıp derin nefes alıp verdim. Leonard'ın tuhaf olması beni şaşırtmamıştı, beni şaşırtan şey babamın onunla savaşmış olmasıydı. Ama ne yazık ki kaybetmişti. Ona güvenmememi, onu kurtarmamı istemişti benden... ama ben çok geç kalmıştım, fakat bu benim suçum değildi. Ama bunu telafi edebilirdim çok geç olmadan.

Boğazımı temizleyip başımı kaldırdım ve kapının önünde nöbet tutan Sofia'ya baktım. "Leonard bir tuhaf." dediğimde, gözleri hafifçe büyüdü.

"Ne?"

"Anladığım kadarıyla bir telepat."

Sofia bana doğru ilerleyip tam karşımda durdu. "Yani onun bir zihin okuyucu mu olduğunu söylüyorsun? İyi de bu zamana kadar tüm telepatlar öldü, güçlerinin altında ezildi hepsi. Adolf Hitler'i hatırla, o da bir telepattı."

Omuz silktim. "Bilmiyorum..." dediğimde, sesim titremişti. "Ben... bunca zamandır babamı suçladım."

Siktir.

"Ama tüm suç babamda değilmiş." dediğimde, boğazıma dizilen yumrulara küfrettim. "O gelmeye çalışmış ama gelememiş. Leonard izin vermemiş, zihnini kontrol etmiş."

Babamın, o adamın elinde bir kuklaya dönüşmesini beklemiyordum. Onun adına yaptırdığı her şey... Defteri masaya bıraktım ve titreyen ellerimi yumruk yaptım. İki elimde kan içindeydi, yaralar hala sızlıyordu ama titreme bu yüzden değildi. İçimde büyüyen garip bir öfke kıvılcımı vardı, zihnim öldürme dürtüsüyle savaşıyordu. Leonard'ın ismi zihnimde her geçmesinde, çenem kasılıyor ve ani gelen ağlama isteğini geri çeviriyordum.

Sofia, "Bizi de mi kontrol ediyor?" diye sordu.

Arkasındaki kapı açıldı. "Hayır, sizi kontrol etmiyorum."

Gelmişti.

Sofia hızla ona döndü. "Bay Grey..."

Leonard, üstündeki beyaz takım elbisesiyle kapanan kapının önünde durdu ve ellerini arkada birleştirdi. "Senin onun yanında olmanı beklemiyordum Sofia."

Yutkundu. "Ben Bay Goldsmith'in yanındayım." dedi ve başını dik tuttu ama buradan görülüyordu, elleri ve kolları korkudan titrer haldeydi. "Benim yemin ettiğim tek bir isim var, o da sizinki değil."

Leonard'ın dudağının kenarı kıvrıldı. "Yazık oldu."

Sofia önümden çekilirken masanın etrafından dolaştı ve arkama geçti. Onun ciddi anlamda soy ismime bağlı olduğunu fark etmiştim, artık takıntı mıydı yoksa değil miydi kavrayamadığım bir evredeydim. Ama o haklıydı; yalnız Sofia değil, buradaki herkes benim soy ismime yemin etmişti buraya gelirken. Barry, Ector, Sofia, tuhafları sorgu odasına getiren asker olan Carl ve daha niceleri. Hatta teknik olarak Leonard bile benim soy ismime yemin etmişti.

Gözleri beni buldu. "Sana demiştim, değil mi?"

Sessiz kaldım.

"Buradaki tuhaflar, çalışanlarımızı etkiler ve onların saflarına geçer." dedi Leonard. "Aiden, seni etkilemiş... Fikirlerini benimsemişsin, aklın bulanmış. Tıpkı onun gibi kendi içinde devrim yapmaya kalkışıyorsun. Bir darbe. Ama aşk böyledir, aşk bizi ele geçirir."

GenesisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin