Sabah uyandığımda kendimi resmen üzerimden bir tır geçmiş gibi hissetmiştim- pardon o at olacaktı.
" duydum." Dedi Ares ve kollarını üzerimden kaldırdı.
" yalnız kanatlarında hala alevler var onlar nasıl sönecek." Dediğinde kanatlarıma bakmaya çalıştım.
" dün gece bana ne yaptıysan artık." Diyerek yatakta doğruldum.
" hmm kesin sadece ben yapmışımdır." Dediğinde bu sefer kanatlarım alev aldı.
" ya Ares ya! Susar mısın artık! Şimdik nasıl dinecek bu yangın." Diyerek yataktan kalktım.
Arkamı döndüğümde Aresin güldüğünü ve banyoya girdiğini gördüm.
Kanatlarım sayesinde üzerime koca yorganı almama gerek kalmamıştı ve öylece ayakta dikilip Aresin bitmesini bekledim.
Yaklaşık on dakika sonra Ares banyodan çıktı ve ardından ben girip tertemiz bir duş alıp çıktım.
Çıktıktan sonra üzerime elbisemi giyindim ve oradan da terzide olan elbisemi almaya gittim.
" günaydın kraliçem." Dedi aynı kadın.
" elbisem için gelmiştim de."
" hemen getiriyorum." Dedi ve içeriye doğru yürüdü.
Bir kaç dakika sonra kadın kocaman bordo renkli elbiseyle geldi ve Tanyaya verdi.
Bende ücretini ödedim ve oradan çıktım.
" Tanya siz geri dönün ben bir yere uğrayacağım."
" ama kral?"
" Ares biliyor nereye gideceğimi merak etme." Dedim ve oradan uçarak ayrıldım.
Artık uçma konusunda da zorluk çekmiyordum ve alışmıştım.
Dün gittiğim yollardan ve yerlerden geçip ağacı bulmuştum, ve aynı zamanda da kalın dalların üzerinde oturan Jamesi görmüştüm.
" yine sen." Dedi bana.
" geleceğimi söylemiştim." Dedim ve dalların birinin üzerine onun tam karşısına oturdum.
" ne bilmek istiyorsun?" Diye sordu.
" Perilerle alakalı her şeyi, neden neslimiz tükenmiş olarak biliniyor mesela?" Diye sordum, ama bir cevap alamadım Jamesin tek yaptığı şey bana güvenmediğini belirten bakışlar atmasıydı.
" ben de periyim ve bilmeye hakkım var." Dediğimde bakışları değişti ve oturuşu dikleşti.
" bizim türümüz çok eskiden atlarla birlikte yaşıyormuş ve çok iyi anlaşıyorlarmış, ama sonra aralarında küçük anlaşmazlıklar olmuş ve bu cadılar yüzünden büyümüş ve bir savaşa dönüşmüş." Dedi, şu cadılarda bir işin içinde olmasa şaşardım.
" cadılar ne yaptı ki?"
" türümüzü zehirledi ve onları toz haline getiren bir tür madde oluşturdu, bu maddeleri at dediğimiz insanlar bizi öldürmek için silah olarak kullandı ve hepimizi savaşta öldürdü, fakat dedikleri doğru değildi, evet bir sürü peri kaybettik ama saklananlar da vardı." Dedi.
" peki ne tür periler var?"
" Kartallar var, onlar genellikle beyaz olurlar şey gibi albino, sonra tavus kuşu, onların da kanatları rengarenk ve kargalar benim gibi, bir de...uzun zamandır yolunu gözlediğimiz ve geleceğine hala inandığımız Phoenix." Dedi.
" ama Phoenix benim."
" nasıl inanacağım sana? Hem Phoenix olan kişinin saçları ateş renginde olur ama senin saçların kahverengi."
" oluşumumu tamamlamadım daha."
" hangi Phoenixsin o zaman?" Diye sordu.
" Ateş." Dediğimde bakışları değişti.
" bak daha nasıl Phoenixe dönüşebildiğimi öğrenemedim ama bir kere dönüştüm." Dedim.
" hatta şahitlerim bile var, istersen seni saraya götürebilirim orada sana anlatırlar."
" asla! Asla o atların yanına gitmem, ya tuzak kuruyorsan bana? Ya tehdit ediliyorsan?"
" hayır gerçekten! Hem onlar bana dönüşümünde yardım etti, oradaki bütün insanlar beni gördü herkes beni biliyor, hem sende gözükmezsin, gizlice girersin çıkarsın, bir kerecik." Dedim.
James biraz düşündükten sonra kabul etti ve benimle saraya geldi, onu gizlice kimseye gözükmeden soktum ve Aresi bekledim.
" Amelia, geldim."
" Helena nerede? Onun da yardımına ihtiyacımız var."
" geliyor, masaya geçelim isterseniz." Dediğinde üçümüz de masaya oturduk." Jamesti değil mi?"
" evet." Dedi James soğuk bir şekilde.
" kız kardeşim gelecek birazdan, kendisi perilerle ilgili çoğu şeyi bilir ve çok sever." Dedi.Aresin bu dediği Jamesin ilgisini çekmiş gibi görünüyordu çünkü kendisi etrafa bakınmaya başlamıştı, yada öylesine içeriyi inceliyordu bilmiyordum.
" abi."
Sonunda Helena geldiğinde elindeki kitaplarla karşımıza oturdu ve sayfaları açmaya başladı.
Bakışlarım Jamese döndüğünde onun Helenayı hayranlıkla ve gözünü kırpmadan izlediğini fark ettim.
" merhaba ben Helena."
" b-bende James."
Jamesin kekelemesi ve Helenaya olan bakışları bir tek benim gözümden kaçmamıştı, Areste bunu fark etmişti.
" Amelia hakkında ne bilmek istiyorsan bana sorabilirsin çünkü her şeyi ben gözlerimle gördüm ve yaşadım." Dedi ve Jamesi dikkatle izlemeye başladı.
" onun gerçekten bir Phoenix olduğunu nereden bileceğim?"
" valla gözümün önünde sarı alevli bir kuş olarak Roberti tepeye uçurmuştu." Dedi gülerek ve o an James yutkunarak bakışlarını kaçırdı.
" peki nasıl dönüştün." Diye sordu bana, bende her şeyi başından sonuna kadar anlattım.
" seni onlarla tanıştırmam gerekiyor, bir tek onlar anlar senin Phoenix olup olmadığını." Dedi.
" onlar kim?" Diye sordu Ares.
" diğer türler." Dedi.
" tamam peki ne zaman?" Diye sordum.
" şimdik." Demesiyle şaşırdım ve Arese döndüm.
" olmaz, yani şimdik olmaz." Dedi Ares.
" fazla sürmez." Dedi Arese bakarak.
Bende Arese döndüm ve ne diyeceğini bekledim.
" peki, ama geç kalma." Dediğinde kafamı salladım ve hepimiz masadan kalktık.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonuncu peri
FantasyAnnesinin ölümümden sonra zengin babasının çiftliğine taşınmak zorunda kalan Amelia babası tarafından ilgiyle ve sevgi dolu bir şekilde karşılanır, fakat kendisi atlardan hiç hoşlanmaz ama orada kaldığı sürece atlarla ilgilenmek sorunda kalır. Bir...