27. Bölüm

994 48 0
                                    

Eve geri döndüğümde hizmetçileri odamın kapısının önünde gördüm ve odama girmek için yanlarına gittim.

" kraliçem! Neredeydiniz?" Diyen Tanyanın arkasından endişeyle Ares geldi ve bana sıkıca sarıldı.

" Amelia sen neredesin! Ödüm koptu bir şey oldu sandım sana." Dedi.

" ben iyiyim merak etme."

" hem sen beni duymadın mı?" Diye sordum, çünkü ben ne dersem o beni duyuyor sanıyordum.

" gel odaya girelim orada devam konuşuruz." Dedi.

Odaya geçtiğimizde ona her şeyi anlatmak için sabırsızlıkla beklemeye başlamıştım çünkü perilerin nesli tükenmemişti.

" senin kumaşçıdan çıktığını çocuğa yardım ettiğini ve bulutların arasında uçtuğunu hepsini biliyorum, ama bir süre sonra seni duymamaya başladım ve bir şey oldu sandım." Dedi.

" bir şey olmadı, ama seninle konuşmam gereken bir konu var."

" neymiş o?"

" Periler, onların neslinin tükendiğine emin misiniz?" Diye sorduğumda Ares düşünmeye başladı.

" evet eminiz."

" ama ben havada uçarken kocaman bir ağacın kalın dallarına oturduğumda yanıma bir başka peri geldi." Dediğimde Ares çok şaşırdı.

" nasıl? Emin misin?"

" evet hatta bana bir karga olduğunu söyledi periler de hala varmış."

" perinin adı ne?" Diye sordu.

" James, adı James'di galiba." Dedim.

" sana başka bir şey dedi mi?"

" hayır fazla konuşamadık çünkü ben fazla zaman kaybettiğimi anlayınca geri geldim." Dedim.

" anladım."

" ama eğer izin verirsen yarın bir daha gitmek istiyorum, yani perilerle ilgili daha çok bilgi almak istiyorum, çünkü bir şey daha var."

" ne?"

" ben Jamese bir Phoenix olduğumu söylediğimde bana inanmadı ve onun öldüğünü söyledi."

" ama ben seni oraya gittiğinde duymadım, neden duymadım?" Diye sordu ama daha çok kendisiyle konuşuyor gibiydi.

" bilmem ki."

" neyse, tamam sen yarın gidersin ama bana da anlat olur mu?"

" anlatacağım tabi."

" çok mu korktun?" Diye sordum.

" korktum tabi." Dediğinde sırıtmaya başladım çünkü onu ilk defa böyle görüyordum.

" gülme Amelia."

" tamam tamam."

" az daha bütün herkesi seni araması için gönderecektim."

" abart sende."

" abart mı? Kraliçem kaybolmuş benim daha çok şey yapmam gerekiyordu aslında." Dediğinde yine utanmıştım ve kanatlarımdan yine ateş kıvılcımları çıkmıştı.

" senin bu kanatların seni her seferinde böyle ifşalayacak mı?" Diye sordu gülerek.

" ne bileyim ben ya! Gülme Ares!"

Ares durmadan gülerken kapı çaldı ve içeriye Helena girdi.

" a gelmişsin!" Diyerek yanıma geldi.

" bende yemek için haber verecektim de."

" tamam geliyoruz Helena."

Aşağıya yemek yemek için indiğimizde yukarıda Arese anlattıklarımı Helenayla da anlatmıştım.

" James mi demiştin?"

" evet."

" bu isim bana çok tanıdık geliyor, yani sanki önceden duydum ve o isime sanki çok yakınım, yani nasıl anlatayım bilmiyorum." Dedi Helena.

" getirebilirsen onu buraya davet etsene?" Dedi Ares.

" denerim."

Akşam yemeğimizi yedikten sonra biraz sohbet ettik ve sonra hepimiz odalarımıza çekildik.

Ben üzerimi değiştirip yatağa yerleştiğimde Areste arkamdan geldi, ama bir tuhaftı anlamamıştım.

" ne oldu?" Diye sorduğumda pis pis sırıtmaya başladı.

" unuttun mu cidden?"

" neyi?" Diye sordum saf saf.

" sabah ki yaptığın şeyi sana ödeteceğimi söylemiştim." Dediğinde yanaklarım yanmaya başladı ve bu sefer kanatlarım alev aldı, ama tuhaf olan şuydu ki yatak yanmıyordu, evet yanlış duymadınız yatağın bana karşı bir bağışıklılığı vardı.

" yatakta bugün benim tarafımda her halde." Dedi Ares ve sırıtışı daha da büyüdü.

" Ares dur! Valla yanacağız böyle yaparsan." Dedim, ama o bunu yine yanlış anladı ben kanatlardan bahsederken onun kafa daha başka şeylere gitti.

" yanalım o zaman." Dediği an dudakları dudaklarımla temasa geçti ve ben kendimi o tanıdık duyguların eline bıraktım ve en son kanatlarımın artık siyah değil de turuncu olduğunu ve cayır cayır yandığını gördüm.

Sonuncu peri Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin