³⁰Dolaplar

461 90 195
                                    

İyi okumalar.

Uzunundan bir bölüm yazdım, YORUM YAPIN YOKSA BOZUŞURUZ

...

Lacivert gömleğimin kollarını kırıştırmamaya özen göstererek dirseklerime doğru kıvırırken, bir yandan odanın köşesindeki boy aynasından kendime bakıyordum. Sabah uyandıktan hemen sonra duşa girmiş, bir güzel yıkanmıştım ve ardından sakallarımı kısaltmıştım. Saçlarımı güzelce tarayıp şekil vermiştim. İçimdeki korku ve heyecan dolu karışık duygular eğer öleceksem güzel gözükerek ölmem için bas bas bağırıyordu. Eh, haklılardı tabii... şu an gayet iyi görünüyordum.

Siyah kumaş pantolon, içine sıkıştırdığım lacivert gömleğim ve boynumdan sarkan, pantolonumla aynı renkteki bir kravat; normalde kravat takmayı sevmezdim ve burada ilk defa kravat takıyordum. Ayağıma da rahat olabilmem için spor ayakkabı giymiştim, uzun burunlarla kim uğraşacak bu saatten sonra?

Kolları kıvırmayı bitirip ellerimi pantolonumun cebine yolladım, başımı dik tutarak aynadan kendime baktım. Ölümü kabullenmenin ne kadar doğru olduğu tartışılırdı. Bu zamana kadar ölümü düşündüğüm olmamıştı ve yapacağım işin sonunda başıma geleceklerden en büyük olasılık ölecek olmamdı. Bu kadar çabuk kabullenmemin başka bir diğer sebebi; belki de çok abartıyor oluşumdu ve içten içe ölmeyeceğimin farkında olmamdı. Dışarıdaki sıkıcı hayatımı düşününce ölmemin gerçek hayatıma etki edeceğini sanmıyordum ama burayı düşününce... burada değerli insanlar tanımıştım ve onları bu kadar çabuk kaybetmek istiyor muydum?

Hayır, ne ben ne de onlar ölecekti.

Ne onlar beni kaybedecek ne de ben onları kaybedecektim.

Derin nefes alıp verdim. "Hadi bakalım William, gerçek bir Goldsmith olduğunu kanıtlama zamanı." diyerek mırıldandım kendi kendime.

Aynanın önünden çekilip odanın ortasındaki masanın üzerinden Barry'nin MP3 çalarını ve jak kablosunu alıp kartımla bitlikte cebime indirdim. Buraya girerken kimsenin eşya sokmasına izin verilmiyordu ama Barry'nin dediğine göre, bunu ona babam vermişti. Sabahtan akşama kadar kameraları izleyip sıkılmasın diyeymiş, o yüzden babama karşı bağlı olduğu gibi bana da patron ayağı çekiyordu. Her şeyin farkındaydı aslında. Barry'ye yavaştan da olsa güvenmeye başlamıştım, o da Leonard'dan en az benim kadar nefret ediyordu. Bakışlarından ve davranışlarından bunu anlayabiliyordum.

Harekete geçip odadan çıktığımda koridor boyunca yürüyüp asansöre vardım ve eksi on sekizinci katı tuşlamıştım. Oraya ilk kez gidiyordum... Asansör hafifçe sarsılıp aşağı doğru inmeye başladığında, eksi on beşinci katta bulunan yatakhaneden güvenlik odasına varmak çok kısa sürmüştü. Bedenimi sarıp sarmalayan gergin ürperti, ensemden itibaren titrememe sebep olmuştu ve asansörün kapısı iki yana açılmıştı.

Adımlarımı koridorda atmaya başlayıp, tam karşımdaki kapıya doğru yürümeye başladım. Burada tek bir kapı vardı, o da direkt güvenlik odasına açılıyordu. Tavan boyunca ilerleyen floresan lambalar, duvarların, yer ve tavanın beyaz olmasıyla daha da cırtlak geliyordu göze. Bu yerden nefret ediyordum, bir iki renk atmak da zor değildi.

Kırmızı renk yakışırdı buraya.

Kapının önüne gelip kartımı kart tarama yerine yerleştirdim. "Yetersiz yetki seviyesi." diyen robotik kadın sesini işittim.

Genesis ᴮˣᴮHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin