İyi okumalar,
yorum yapmayı unutmayın....
Artık bizim için bir umut yok, bizi unut.
[Aif'is'in Günceleri, Sayfa 49]
...
"Dani, yanlış mı görüyorum yoksa senin sakalların mı çıkıyor?"
Karşımda oturan sarışın çocuğun çenesini çevreleyen, uzaktan bakıldığında fark edilmeyecek olan açık sarı tüyler gözüme çarpmıştı. Burada baya bir zaman geçirdiğimi biliyordum ancak Dani'nin gözümün önünde ciddi anlamda büyüdüğünü göreceğimi düşünmemiştim. O çoktan on sekiz olmuştu bile, hatta üstünden aylar bile geçmiş olabilirdi ama bunu ne ben ne de o biliyordu.
"Evet, oldu öyle bir şey..."
Güldüm. "Seni köse sanmıştım."
Omuz silkti. "İnanabiliyor musun, ben de!"
Dani, artık benim için bir danışandan çok daha fazlasıydı ve onu kardeşim gibi görüyordum. Soy ismimi paylaşabileceğim bir kardeşim olmamıştı. Annem bunu çok istemişti ama babamla olan zamanları kısıtlıydı, ben bile onu ne zaman gördüğümü hatırlamıyordum ölümünden önce. Altı ya da yedi yaşında olmalıydım, hiçbir fikrim yoktu... Keşke annem babamı beklemeseydi, başka bir adamla evlenip mutlu olsaydı diyorum bazen fakat sonradan annemin babama körkütük aşık olduğu geliyordu aklıma.
Bazense bunu düşünürken kendimi kötü hissettiğim oluyordu.
"Başım ağrıyor." diyen Dani'yle düşüncelerimden sıyrılarak ona baktım. "Daha çok sol tarafı, başımın ağrısı da sol gözüme vuruyor."
Altın gözünü kastetmişti.
"İstersen senin için ağrı kesici alabilirim." dedim.
Başını iki yana salladı. "Yok, ağrı kesici fayda sağlamaz."
"Nereden biliyorsun?"
"Sadece bir his." dedi Dani. "Başımın ağrısı bir yana artık yürümekten çok korkuyorum."
Bu da ne demekti şimdi?
"Sanki... adım attığım her an yüksekten düşecekmişim gibi oluyorum." dediğinde, kollarımı masada birleştirip onu daha iyi anlamak için odaklandım. "Sana daha önce de söylemiştim, toprağı hissedemediğimi."
"Evet."
"Ama bu... çok tuhaf!" dedi yükselerek. "Giderek daha da tuhaflaşıyor ve ben... ne olduğunu anlayamıyorum."
"Tasmandan dolay-"
"Hayır!" dedi ve daha çok bağırdı. "Bunun tasmayla alakası yok! Anlamıyor musun? Bu sikik yerde ayaklarımın yere değdiğini hissetmiyorum ben! Gün geçtikçe daha da havalanıyor gibi hissediyorum, sanki şeydeymişim gibi..."
"Ne gibi Dani?"
Dani yutkundu. "Uçaktaymışım gibi."
Kafamı karıştıran sarışın çocuğa karşı kaşlarım çatıldı düşünceli bir şekilde. Ellerini art arda kapatıp açan Dani'nin yüzü kıpkırmızı kesilmiş, alnında damarlar belirmişti. Bunu içinde ne zamandan beri tuttuğunu merak ediyordum, bir yandan da uçaktaymış gibi hissetmesi sorgulamam gereken şeylerin başında yer almıştı. Boynundaki tasmanın, yeraltındaki toprakları hissetmesine engel olduğunu sanıyordum.
Biz gerçekten ya havadaysak...
"Dani, ne zamandan beri böyle hissediyorsun?"
"Buraya geldiğimden beri." dedi ve yüksek sesle ofladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Genesis ᴮˣᴮ
Fantasy[TAMAMLANDI] Tuhaf tiplerle dolu hapishanede danışmanlığa başlayan William, aynı zamanda deli bir bilim insanı olan babasının inşa ettiği gizli laboratuvarda zorlu bir yolculuğa çıkar.