İyi okumalar,
yorum yapmayı unutmayın....
"Sanırım Aiden'da bir şeyler var."
Dani'nin dedikleri ile kaşlarım çatıldı ve başımı yana doğru eğdim hafifçe karşımda oturan çocuğun biri altın biri mavi olan gözlerinin içine bakarak.
"Ne gibi?"
Omuz silkti. "Bu aralar kimseyle konuşmuyor ya da tartışmaya girmiyor, ki zaman zaman çoğu kişiyle hep sözlü kavgaya tutuşur. Odasından dışarıya da çıkmıyor. Anca ben gel diyorsam geliyor veya birileri bana sataştığı zaman odadan çıkıyor." dediğinde, kaşlarım daha çok çatıldı ve ister istemez gerilmiştim. "Erken uyuyor ve saatlerce kalkmıyor, uyansa bile. Yatakta doğrulduğu zaman gözlerini yere dikiyor, bir şeyler düşünüyor ama ne olduğunu anlamıyorum. Bana da anlatmıyor. Onu böyle gördükçe üzülüyorum ve artık endişelenmeye başladım."
"Herhangi bir tahminin var mı buna sebep olan?"
Dudağını büktü. "Yani, bu durum Yui'nin laboratuvara gittiği gün başladı."
Yui'nin laboratuvara gittiği gün, Aiden'ın da aynı zamanda depresyona girmesi tesadüf müydü emin değildim. Onunla birkaç gündür görüşmüyordum, bugün aslında onunla seansımız vardı fakat gelmek istememişti ve yerine Dani gelmişti. Ona ne olmuştu? İstemsiz düşen yüzümü sarışın çocuktan gizlemek için eğdim ve kollarımı masada birleştirdim. Aiden'ın güçten düşmesine sebep olan şeyi merak etmiştim.
Benim yüzümden miydi?
Yui'nin laboratuvara gitmesi benim yüzümdendi, o kız bana güvenmişti ve ben onu yarı yolda bırakmıştım. Onun güvenini toparlamak zor olacaktı ya da hiç toparlayamayacak, sonsuza dek ejderhanın düşmanı haline gelecektim. Aiden da bunun farkındaydı, o her şeyi anlıyordu ve fazlasıyla zekiydi. Onun önünde Leonard ile tartıştığımızı hatırlıyorum, her şeyi duymuştu. Yui'yi ikna etmem karşılığında Aiden ve Dani'ye dokunulmayacaktı. Yui'yi ikna etmiştim, böylece Aiden'ın gözünde buradaki canavarlardan farkım da kalmamıştı.
Yui'nin güvenini zedelediğim gibi Aiden'ınkini de zedelemiştim.
Bir taşla iki kuş... ama bu benim zararıma olmuştu.
Başımı kaldırıp Dani'ye baktım. "Yemek yiyor mu peki?"
"Nadiren, o da benim zorlamamla." dedi Dani. "Ona neler oluyor bilmiyorum, sanki boşa çabalıyormuşum gibi hissediyorum ve artık konuşacak pek kimsem kalmadı. Aiden vardı yanımda ama artık o da yok sayılır, yalnızım."
Burukça tebessüm ettiğimde, sol yanıma giren ağrının şiddeti arttı. "Ben buradayım Dani, benimle istediğin gibi sohbet edebilirsin."
"Ya sen de gidersen?"
"Nereye gidecekmişim ki?"
"Bilmiyorum, olurda belki burada çalışmaktan yorulursun ve gidersin diye düşünüyorum." dediğinde, onun gözlerindeki hüznü görmemek imkansızdı.
"Bir sözleşme imzaladım, kolay kolay buradan çıkamam."
İç çekti. "Peki bir şey sormak istiyorum, madem istediğim gibi sohbet edebiliriz..." İlk başta tereddüt etti, sonraysa sorusu sorma cesaretini topladı. "Hiç aşık oldun mu?"
Güldüm. "Ya sen?"
"Ama önce ben sordum?"
"Sen cevaplarsan ben de cevaplarım."
Neredeyse gözlerini devirecekti ama durdu. "Evet, lisenin ikinci sınıfında bir kıza aşıktım."
"Hım, güzel miydi?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Genesis ᴮˣᴮ
Fantasy[TAMAMLANDI] Tuhaf tiplerle dolu hapishanede danışmanlığa başlayan William, aynı zamanda deli bir bilim insanı olan babasının inşa ettiği gizli laboratuvarda zorlu bir yolculuğa çıkar.