"Yarın yine devam ederim. Gözlerinden."Cemal Süreya
•Manolya Bahçesi•
***************
Yüreğimdeki ferahlığa bir nefes daha çektim burnumu gıdıklayan tuzlu denizin havasından. Üzerimdeki kısa gecelik salındıkça salındı rüzgarın ahengiyle. Saçlarıma tutturduğum tokalar hafif esintinin saçlarımı önüme sürmesine engel olmaya yetmişti. Kapalı olan göz kapaklarıma değen güneş ışıkları tatlı bir sıcaklık bırakmıştı üzerimde. Değip geçmişti yazın son demleri. Eylüle girmemize rağmen Antalya yazından bir şey kaybetmemişti. Böyleydi buralar. Kış geç uğrardı bu kıyılara.
Sabahın altısında uyanmış üzerimi bile değiştirmeden Ateş'le dün gece geldiğimiz Bungalov'un küçük bahçesindeki havuzun ucunda dikilmiştim. Evet bunu yapmıştık. Abim dışında diğer aile bireylerini ikna etmek sandığım kadar zor olmamıştı. Üç gündür aile evindeydik fakat oradaki kalabalık bana iyi gelmiyordu. İki günlüğüne buraya gelmiştik. Anneannemin onayını almak normal şartlarda zor diyebileceğim bir durumken şaşırtıcı bir şekilde kabul etmişti bu isteğimi.
Sabahın ilk ışıkları tenimden süzülürken belimden karnıma süzülen başka bir şey daha vardı. "Sevgilim." diyen boğuk sesin sahibine yasladım sırtımı. "Neden uyanıksın bu saatte ?" O askerliğin verdiği bir dinçlikle çoğunlukla bu periyotta uyanıyordu fakat ben mesai günlerim dışında olan her günü uyuyarak değerlendiren bir doktordum. Artık öyle miydim orası muammaydı.
Başım omzuna yaşlandığında sağ elim arkama, yüzüne doğru uzandı. Parmağımdaki yüzük güneşin altında parlıyordu. Başını boyun girintime gömdüğünde burnu kıvrımlarıma sürtüyordu. "Bilmem. Uyku tutmadı sanırım." Uykumdan çınlamalarla uyanmıştım ve başım ağrıyordu. Boynumda dudaklarını hissettiğimde kollarının arasında dönerek kollarımı boynuna doladım. "Sen ?" Hep bu saatlerde uyandığını biliyordum. O yataktan kalktıktan sonra ben de istemsizce uyanıyor, sonrasında uykuma devam edemiyordum. O olmadan uyumak, sokakta kalmakla aynı şeydi.
Kollarını bedenime dolayıp göğüslerimizi birleştirdi. "Kokun yoksa uyku da yok." Kıkırdadım usulca. Birbirimiz olmadan uyuyamama işi bazen can sıkıyordu. Hele ki uzun görevlere gittiğinde... uyku haram oluyordu resmen. Hastanede kaldığım günler boyunca yanımdaki koltukta oturarak uyumuştu. Uyuduğu kısmı şüpheliydi ama elimi bir an olsun bırakmamıştı. İlaçların etkisinden ayık kalamadığım tüm zamanlarda elimi tutacağından emin bir şekilde kapatıyordum gözlerimi. Her açtığımda da eli elimde oluyordu. Huzurdu. Her şeyimdi.
"İddialı sözler Komutan." dedim dudağımı imayla büzerek. Ensesindeki saçlarla oynamaya başladığımda uyku sersemi halinden çıktığını görmek eğlendiriyordu. Üzerindeki etkimi azımsayamazdım. Üzerimdeki etkisini de öyle. "Yerine getirebilecek misin ?" İri bedeniyle üzerine eğildiğinde ona karşılık boynumu geriye attım. Geceliğin göğüs kısmının dip dibe bedenlerimizden dolayı aşağı kaymasına ek kendimi arkaya eğince iyice açılmıştı.
Elaları dudaklarıma kaydığında uyku halinden tamamen çıktığına emin olmuştum. "Şüphenizin olması beni üzer Doktor Hanım." Dudaklarını dudaklarıma yasladığında ağır ağır hareket etti dudaklarımın üzerinde. Sakin ve huzur veren bir öpücüktü bu ama yaptığım bir hamleden sonra önce boğazdan bir ses çıkarmış sonra da hareketlerini hoyratlaştırmıştı. Sakin giden öpücüğü alt dudağını ısırmamla hızlandırdığında bana kalan ona ayak uydurmaktı. Ensesinden kendime doğru çektiğimde daha da derinleşti öpücüğü.
