^1.27.BÖLÜM^: 'Akışın dışında kalanlar'

603 95 34
                                    

Merhabalar canlarım yeni bölümle karışınızdayım. Bölüme geçmeden önce size bir şeyler söylemek istiyorum.
Bu zamana kadar hiç vote ve yorum atın diye belirtmediğimi biliyorum.

Ama son zamanlarda kitabımın gelişmesi ve benim motive olmam açısından belli sınırlar koymam gerektiğini düşündüm. Yaptığınız her yorum ve attığınız her oy beni inanılmaz motive ediyor ve daha fazla bölüm yazmak istememe neden oluyor. Okurken bol bol yorum yapın ve oylayın lütfen.

Bu yüzden belirlediğim sınırlar geçmediği takdirde bölüm atmayacağım.

-Şimdilik 20 yorum ve 20 oyla başlayalım.

Herkese iyi okumalar canlarım.💐

27.Bölüm

...📖...

İlk defa aldığım nefes ciğerlerime inmemişti. Korkudan düğüm düğüm olasından mı yoksa başka yerlerimden nefes aldığımdan mıdır nedir? İlk kapıya can havliyle atılan Glen ve kapıyı kapat diye bağıran ben oldum. Glen'in arkasından olayın sokunu atlatmış gibi Isaac'da koşarak kapıya sırtını dayadı.

Şövalyeler çoktan ofise girmiş odanın kapısını açmaya çalışıyorlardı. İki tarafında çekişmesini izlerken burada yakalanırsam başıma gelecekler dalga geçer gibi gözümün önünden geçti.

Korkuyla kucağımdaki hareket edemeyen Nilvera'ya ardından yüzüğüne baktım. Onun benden daha az vakti kalmıştı.

Gözlerindeki bu sefer hakiki sıçtık ifadesini görünce teselli eder gibi kafasına vurdum.

Gözleri anında ters ters bakmaya başladığında onu kucağımdan yere atar gibi bıraktım. Koşarak büyük masaya doğru ilerlerken arkamdan şerefsiz diye mırıldandığını duymuştum.

Gözlerim bize yardımcı olacak bir şeyler ararken masanın hemen yanındaki kitap rafına takıldı. Rafta eski, tozlu bir harita rulosu dikkatimi çekti. Haritayı hızla kaptım ve açtım.

Üzerindeki garip semboller ve çizgiler gözlerimi kamaştırdı; sanki bu bir haritadan ziyade bir büyü parşömeni gibiydi. Gözleri beni takip eden Isaac;

"Şimdi etrafı kurcalamanın zamanı mı?" ona ters ters bakarak parşömeni masanın üzerine koydum. Eğilerek masanın altına baktım. Masanın altında küçük bir kutuyu gözüme kestirdim. Eski, çatlamış bir deriden yapılmıştı ve kapağı hafif aralık duruyordu. Kutuyu hızla açtım ve içinden çıkan şey, irili ufaklı taşlardan yapılmış bir kolyeydi.

"Neden böyle bir yerde bu eşyalar var, sormayayım diyorum ama bu oda da kim kalıyordu büyücü falan mı?"

"Şimdi bunu konuşmanın yeri mi cidden?" Bu çocukta sorduğum hiçbir soruya cevap vermiyordu. Sakin kalmak için derin bir nefes alıp masayı tüm gücümle ittirerek kapının arkasına yaslamak için onlara yaklaştırabildiğim kadar yaklaştırdım. Glen'le yer değiştirip onun yerine kapıyı tutmaya çalıştığımda bir an kapı açılacak diye çok korkmuştum. Glen benden daha rahat bir şeklide kapının arkasına masayı yaslayınca Isaac hızla duvardaki raflara doğru ilerleyip kitapları dökmeye başladı. Ne aradığını anlamadığım için Glen'e sorgular gibi baktım ama Glen tamanen kapıya odaklanmış kıpırdayamıyordu bile. Şövalyeler artık kapıyı tamamen zorlamıştı.

"Issac acele et."

Glen'nin söylediği Isaac'ın elini ayağını daha fazla birbirine doladı. Artık kitapları çeviriyor sayfaların arasında bir şey arıyordu. İşine yaramayan kitabı da yere fırlatıyordu. Sonunda aradığı şeyi bulmuş gibi eski bir kitabı havaya kaldırdı. Isaac;

GÖLGESİZ DÜŞLER KRALLIĞI-( Kırılma Serisi-1 )-"Mücadele"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin