6

1.4K 120 40
                                    

helloo,, keyifli okumalar ama o kadar az yorum geliyor ki hiç yazasım gelmiyor o yüzden istemeye istemeye yorum sınırı koyucam😔
50 yoruma yeni bölüm geliirr⭐️

Duru, sızıp kaldığı koltuktaki uykusuna devam ederken Barış izin günü olmasına rağmen erken kalkmıştı. Zaten toplantı var diye öğlen tesise gidecekti. Fazla ses çıkarmamaya çalışarak kahvaltı sofrası kurup çayı demlemeye bıraktı, bu sürede de çilingir çağırmayı ihmal etmemişti elbette.

Niye bilmiyordu ancak Duru'nun her ihtiyacı olduğunda, ihtiyacı olduğundan fazlasını yaparken buluyordu kendisini. Derdi kızı mahçup etmek değildi, içinden geliyordu sadece. Mesela, bir kuş sütünün eksik olduğu bu sofra gerekli miydi? Belki kız uyanınca mahçup olup kahvaltı bile etmeyi reddedecekti ancak alıkoyamamıştı kendini. Zil çalınca mutfaktan çıkıp göz ucuyla Duru'yu kontrol etti, uyanmamıştı. Dün verdiği, üzerinde kar taneleri olan kırmızı battaniyenin altında uyuyordu. Kumral saçlarından birkaç tutam yüzüne düşmüştü.

Kapıyı açtığı gibi karşısında çağırdığı çilingir değil, Mine'yi görünce duraksadı Barış. Nereden çıkmıştı ki şimdi? Kıvırcık saçlı kız, Barış'ın aklından geçenlerden bir haber gülümseyerek bakıyordu sarışın adama. Barış, afallasa da belli etmedi. "Hoş geldin, hayrola?" dedi kapıya yaslanırken. İçeride uyuyan Duru'yu saklama ihtiyacı hissetse de Mine içeri geçmek için izin bekliyor gibiydi, hoş izne ihtiyacı olmadığını da çok iyi biliyordu kıvırcık kadın. Barış'a daha önce çok kez çat kapı geldiği olmuştu çünkü.

Çantasının kulbunu daha sıkı tuttu. Her zamanki gibi resmi giyinmişti bugün de, kahverengi bir blazeri vardı ve içine krem rengi bluz giymişti. Topukluları da hep olduğu gibi ayağındaydı.

"Sana gelmem için özel bir sebep mi olmalı?" diye mırıldandı, normalde de gelirken haber vermezdi; şimdi sorgulanması hoşuna gitmedi. Hatta Barış 'Sana evin anahtarını vereceğim.' temalı şakalar da yapardı. Şimdi niye hesap soruyordu.

"Y-yok.. Yok tabii buyur." dedi Barış, istemeye istemeye Mine'yi içeri buyur ederken. Kız, salona adım atar atmaz saçı başı dağılmış Duru'yu görünce duraksadı. O da neler olduğunu anlamamış gibi bir Mine'ye bir Barış'a bakıyordu. Utanmıştı doğrusu, başı da bir o kadar ağrıyordu Duru'nun. Üzerinde hala dün geceki elbise vardı ve kalçasına kadar sıyrılmıştı. Üzerindeki battaniyenin altından düzeltti eteğini.

"Geçenki bonservis işini konuşmaya gelmiştim ama, müsait değilsin sanırım?" dedi Mine tereddütle. Hayır, kesinlikle Barış'ın salonunun ortasında bir kadın görmeyi beklemiyordu. Evet, gece hayatı ile nam salmış bir adamdı ancak daha önce hiç canlı şahit olmamıştı.

Duru mahçup bir şekilde ayaklanıp yerdeki ayakkabılarını aldı. "Kusura bakmayın, yani şey yanlış anladınız." Mine'yi, Barış'ın hayatındaki bir kadın olarak konumlandırmıştı gözünde, ondandı bu mahçupluğu. Sevgilisi olabilir miydi? Hiçbir şey yaşamamış olmalarına rağmen, yani en azından hatırladığı kadarıyla yaşamamışlardı, o kadar utanmıştı ki, yanaklarının kızardığına emindi. Oysa çevresindekiler Duru'ya hep soğukkanlı olduğunu söylerlerdi. Bu sefer çok çekinmişti.

"Yok..." dedi Mine birkaç adım geri çekilip. "Kulüpte konuşuruz." Barış'a yan bir bakış atıp evden çıktığında, elini ensesine attı Barış.

"Off, Barış ben çok özür dilerim gerçekten çok yanlış anladı kız arkadaşın böyle olsun istemezdim... Gideyim ben." dedi Duru telaşla kapıya doğru adımlarken.

Barış gülerek lafını kesti Duru'nun. "Birincisi, Mine benim kız arkadaşım değil. İkincisi, özür dileyeceğin bir durum yok; sakin ol. Ve üçüncüsü, istesen de gidemezsin." diyerek evin kapısını kapattı. Mine ile sonra konuşacaktı, şu an Duru'yu bırakıp peşinden gidemezdi. Yanlış anlaması da çok umrunda değildi adamın çünkü Mine, Barış'ın hayatındaki çoğu kadını bilirdi. Ayrıca Duru ile öyle bir şey de yaşamamıştı, endişeleneceği hiçbir şey yoktu yani.

𝙜𝙚𝙣 𝙯 𝙡𝙪𝙫 | barış alper yılmaz. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin