biraz yorum istiyorum, lütfen🤍
Günler günleri kovalarken Duru ve Barış'ın arasındaki tek iletişim sabahları oluyordu. Duru her gün farklı bir rengini giydiği tayt bralet takımıyla koşuya çıkarken, Barış da idmana giderken basit bir 'Günaydın'dan başka bir şey değildi. Hoş, Barış için fazlasının lüzumu yoktu zaten. Mine'ye de dediği gibi, Duru basit bir komşuydu. Kıza kendi kafasında verdiği kahve sözünü çabucak unutuvermişti ancak Duru da buna çok takmış gibi görünmüyordu zaten o yüzden bu fikri hayata geçirmekten vazgeçti.
Ne kadar uzak o kadar iyi diye düşünüyordu, zaten tek bir kişi ile daha magazine düşerse Mine ayaklarından tavana asacak kıvama gelecekti. Kadın onun yüzünden istifa bile edebilirdi, öylesine bıkmıştı arkasını toplamaktan. Duru ise, dışarıdan her ne kadar ilgisiz görünse de yan villada her ses duyduğunda kapıya koşuyordu istemsizce. O an ya atılacak çöp çıkıyordu ya da arabasını daha güvenli bir yere park etmesi gerekiyordu ve o evden çıkıp neler döndüğünü çözüyordu.
Mesela, dün akşam Kerem ve Berkan gelmişti yine. İkisinin de ismini fazla bilmiyordu çünkü onların hakkında hiç haber girmemişti ancak ufak bir araştırma yetmişti onları tanımaya. Hatta denk geldiklerinde Berkan'ın kıza ufak bir selam verdiğine dahi şahit oldu ancak üzerine alınmadı çünkü tanışmıyorlardı bile. Belki de sadece kibarlık etmek istemişti.
Bir yandan da Barış, Berkan'ın yaptığı bir takım imaları düşünmeden edemedi idmana giderken Duru'yu görünce. Dün gece eve girdiği gibi "Duru bu muymuş? Güzelmiş ha!" diye homurdanmıştı.
"Ne alaka şimdi?" demişti Barış. Berkan ise, "Denk geldik, alık alık baktı suratıma. Eh, böyle yakışıklı görmek herkese nasip olmaz." diye egolanınca Kerem tarafından bir yastık yemişti.
Barış, tesise ulaşınca arabasını otoparka parkedip soyunma odasının yolunu tuttu. Hemen antrenmanına başlamak istiyordu, son zamanlar birden fazla mevkiide görev aldığından skor katkısı yapamıyordu ve bu onu yıpratıyordu. Her ne kadar mükemmele yakın savunma yapsa da hücum oyuncusuydu, onun da motivasyonu gol atmaktı sonuçta.
Hızla antrenman kıyafetlerini giyip sahaya çıktığında Nelsson, Berkan ve Jelert'in de bireysel çalıştığını gördü. Diğerlerine hafif bir baş selamı verip Berkan'ın yanına adımladı. "Günaydın, erkencisin."
Berkan, nefes nefes kendini çimlere bırakırken Barış çoraplarını düzeltiyordu. Gözlerini kısarak baktı Barış'a. "Bilmiyorum, moralim bozuk kanka. Oynayamıyorum." Kafasını salladı Barış. Her ne kadar mevkiisinden memnun olmasa da yine de 90 dakika oynayabiliyordu ancak Berkan bu aralar çok geri planda kalmıştı. Kerem ağabeyi ne kadar sevse de Berkan'dan önde tutulması hataydı fakat herkes Okan Buruk'un bir bildiği vardır diye düşünüyordu.
Ayağı kalkan Berkan'ın sırtını sıvazladı Barış. "Okan hocanın gözünden kaçmaz." dedi gülerek. İkisi de ortak antrenmana başlarken Berkan kafasına takılan soruyu yöneltti arkadaşına. "Bu Duru..." diye lafa girdiğinde koşunun temposu bozulsa da hemen toparladı Barış. "Ne olmuş ona?"
"Ne iş yapıyor?" Omuz silkti Barış. "Ne bileyim Beko, hiç konuşmadık. N'oldu ki?"
Berkan da omuz silkti. "Tek yaşıyor, zengin biri olmalı o villa için. Kirasının fazla olduğundan bahsetmiştin. Bilmiyorum mesleğini merak ettim. Baba parası da olabilir tabii.."
Barış hafifçe sırıtıp imalı bakışlarını doğrulttu arkadaşına. "Pek ilgilendin sen bu kızla." Göz devirdi Berkan. "Dalga geçiyorum be oğlum, dümdüz merak işte."
•
"O zaman bugün, neyin şerefine olsun?" dedi Lara duraksayıp. Biraz düşündükten sonra arkadaşlarıyla kadehlerini tokuşturdu. "Aşkı bulmaya olsun, aşık olmaya." derken gözlerinin içi parlıyordu. Şarabından bir yudum alarak göz devirdi Duru. "Ne aşkı Lara ya, aşk maşk hikaye kızım."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙜𝙚𝙣 𝙯 𝙡𝙪𝙫 | barış alper yılmaz.
Fanfictionbarış alper yılmaz'ın başına aldığı bela hayatını tümden değiştirecekti.