Siyah lüks arabasını sitenin önüne parkedip indi Mine. Barış daha yeni taşındığından daha önce gelememişti buraya. Gayet güzel ve yeni yapılmış bir siteydi ancak bürodaki davaların birinde buranın müteahhitinin kara para akladığını duymuştu. Şimdi, Barış'ın isteği üzerine buradaydı.
"Maalesef, Barış bey çıktı. Listeye de isminizi ekletmemiş görünüyor." dedi güvenlik, kadına. Burası yol geçen hanı değildi, içeri almayacaktı pek tabii. Ofladı Mine güneş gözlüklerini çıkarırken. "Barış beye bak, hem çağırıyor hem evde yok..."
Barış'ı arasa da adam açmadı. "Nereye gideceğini söylemedi mi?" Bilmiyorum anlamında omuz silkti güvenlik. Güvenliğin suratsız olduğunu düşündü Mine.
O sırada, çöp atıp kapının önündeki kedilere biraz mama vermek üzere evinden çıkan Duru ile göz göze gelse de gözlerini kaçırdı kıvırcık kadın. Duru, gözlerini kısarak çıkış yaptı siteden. "Günaydın Rıfat ağabey." Güvenlik adam Duru'ya gülümseyerek başıyla selam verdi.
İsteyince güleryüzlü olabiliyormuş diye düşünmeden edemedi Mine. Kıvırcık saçlarını kulağının arkasına atarak güvenlik kulübesine ilerledi tekrar. "Bakın, ben avukatım." diye girdi lafa fakat Rıfat'ın umrunda bile değildi. "Barış bey gelmeden sizi siteye alamam, kurallar böyle. Yasak!" Mine tekrar aradı Barış'ı fakat yine cevapsızdı.
Çöpünü atmış Duru'nun göz hapsinde olduğundan bir haberdi kadın. Topuklu ayakkabıları ile yere kapaklanmamak için dikkatli adımlarla sitenin duvarına yasladı kalçasını. O sırada sokağa girmiş kırmızı bir Audi ile göz devirdi. Barış arabasını park edip indiğinde Mine'ye adımladı. "Kusura bakma, markete giderken Rıfat ağabeye haber vermeyi unuttum."
Duru, eğilip elindeki paketten döktüğü mamalar sebebiyle etrafına birden fazla kedi üşüşmüştü. Bir kulağı da onlardaydı. Mine, kadın kendisini avukat olarak tanıtmıştı, neden buradaydı merak etti doğrusu. Biraz da işinden dolayıydı belki de, merak onun hayatındaki en güçlü duygulardan biriydi. Gerçi her zaman iyi sonuçlar doğurmuyordu ancak doğasında vardı bu. Küçük Duru, Rize'nin en yüksekte kalmış yaylalarındaki ninesini ziyarete her gittiğinde inekleri merak ederdi mesela. Ya da çay toplamayı çok isterdi ancak annesi ona göre olmadığını söyler, izin vermezdi. Pek tabii inek tarafından saldırıya uğramadan da merakı sönmemişti.
Şimdi de burada neler döndüğünü öğrenmeden sönmeyecekti.
"Mine Yıldız. Yazıver oraya abi, bir dahakinde sıkıntı çıkmasın." Bir elinde içindeki şarap şişesi görünen poşet varken diğer elini Mine'nin beline konumlandırıp yön vererek siteye girmelerini sağladı. Bu sırada da Duru'nun işi bitmiş ayaklanmıştı.
"Günaydın." diye mırıldandı Barış, Duru'yu görünce. Kız, dudaklarına bir gülümseme kondurdu. "Günaydın." diye geveledi ağzının içinde.
Üçü de konuşmadan evlere doğru dağıldığında Duru duraksayıp seslendi tekrardan. "Barış."
Mine ve Barış kıza döndüğünde dudaklarını birbirine bastırdı. "Bildiğin iyi bir çeşmeci var mı? Yani bir yere kadar idare edecek gibi duruyor..." Barış kafasını eğerek güldü. "Tabii, birkaç numara yollarım sana." Duru memnuniyetle kafasını salladığında evine attı kendini.
Bu sırada Barış da kendi villasının kapısını açıp Mine'yi buyur etmişti içeriye. "İki günde arkadaş edinmişsin bakıyorum?" dedi koltuğa oturarak. Ayrıca ayağındaki topuklulardan da çok sıkılmıştı fakat bürodan buraya geldiği için değiştirmeye fırsat bulamamıştı. Büro ayrı, kulüp ayrı derken gerçekten çok yoğun bir iş hayatı olduğunu fark etti kadın. Özel bir avukat olmasının yanısıra gerektiğinde de kamu davalarına bakıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙜𝙚𝙣 𝙯 𝙡𝙪𝙫 | barış alper yılmaz.
Fanfictionbarış alper yılmaz'ın başına aldığı bela hayatını tümden değiştirecekti.