[TAMAMLANDI]
Tuhaf tiplerle dolu hapishanede danışmanlığa başlayan William, aynı zamanda deli bir bilim insanı olan babasının inşa ettiği gizli laboratuvarda zorlu bir yolculuğa çıkar.
İyi okumalar, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yui
...
Aynadan kendime bakmayı hiçbir zaman bırakmayacaktım.
Aynanın ardındaki gözlem odasında her kim varsa eğer o da bana bakmayı hiçbir zaman bırakmayacaktı eminim ki.
Ensemdeki tüyler diken diken oluyordu her seferinde.
Ellerimi arkada birleştirmiş aynaya bakarken, gözlerim Yui'ye kaydı ve onun başını eğmiş bir şekilde bardaktaki kahveyi içmeyi çalışırken buldum. Parmaklarını bardağın altına koymuş kendisine ittiğinde, kelepçeli ellerini kaldıramadığı her seferde içinden küfrettiğini anlayabiliyordum ama az da olsa sıcak bir şeyler içebildiği için mutluydu. Onun mutluluğu benim için çok önemliydi şimdilik.
Ejderhaya hizmet et, o da sana istediğini versin.
Ona doğru döndüğümde bardağı masaya bıraktı ve nefes vermesiyle ağzından sıcak dumanlar çıktığına şahit olmuştum.
Sandalyemin sırtlığından kavrayıp onun çaprazına gelecek şekilde yanına yerleştirdiğimde, bakışları beni buldu. "Tiyatronun altın kuralı nedir, bilir misin?" diye sordu Yui.
"Hayır, nedir?"
"Seyirciye arkanı dönme."
Ona gülerek yanıt verdiğimde sandalyeye oturdum ve omzumun üzerinden arkamda kalan aynaya baktım. İnanıyordum ki bir gün bu aynayı ellerimle değil, bakışlarımla çatlatacaktım. Orada ne olduğunu, kimler olduğunu o kadar çok merak ediyordum ki bir gün oraya gizli bir şekilde girecektim.
Girmem yasak mıydı bilmiyorum.
Yasaksa da umrumda değildi.
Yui'ye dönüp kollarımı masada birleştirdim. "Bu sahnede istisna vardır herhalde."
"Bir şeylerin farkına vardım diyelim." dediğimde, düşünceli bir şekilde homurdandı. "Kim olduğumu öğrendim, nelere sahip olduğumu."
"Kimmişsin peki?"
"William Goldsmith." dedim kendimden emin şekilde tebessüm ederken. "Marcus Goldsmith'in oğlu olarak anılmaktan çok sıkıldım. Benim bir ismim var, Yui. William. Bunu öğrenmeleri zor değil ve eğer ki öğrenmezlerse, zorla öğretirim."
Dudağının kenarı havalanan Yui, "Vay be..." dedi hayran dolu bir tınıyla.
Aslında buradaki amacım, sesimin burayı dinleyip izleyenlere ulaşmasıydı ve onların arasında illa ki Leonard vardı. Onun anlamasını istiyordum. Buranın ona ait olmadığını, benim ismimi aldığını bilmesi gerekiyordu. Beni öylece istediği gibi kullanıp kurban rolüne sokamazdı o. Buna izin vereceğime inanıyorsa eğer yanılıyordu.