•içimden taşan öfke•

803 90 52
                                    


HAZAN'DAN

1 Hafta Sonra

Bileklerim arkamda bağlanmış ağzımda da bir bant ile hiç tanımadığım bu odanın zemininde yatıyordum. Yukarıdaki küçük pencereden gelen ışık dışında bir ışık yoktu. Fazla eşyaların atıldığı küçük depo gibi bir yerdi. Yaz günü olmasına rağmen soğuktu..

Ellerim arkadan bağlı cenin pozisyonunda yatarken gözyaşlarım yattığım zemine akıyordu.
Elbette halime de ağlıyordum ama bu duruşum ellerimin böyle bağlanması ve ağzımdaki bu bant ile susturulmam İdil'in bana bunu yaptığı geceyi hatırlattı.

Odanın zeminine beni aynı bu şekilde bağlarken karşımda şarap içerek beni izlediği o gece..Nedense onunla aklıma gelen anıların çoğu sadece acı veriyordu.

Şimdi benzer bir şeyi yeniden yaşayınca o geceki gibi korktuğumdan anladığıma göre de bir travma anındaydım..Sadece ağlıyor ve o geceden fotoğraf gibi aklıma düşen görüntüleri düşünmemeye çalışıyordum. (Bakınız: 6. Bölüm •efendim•)

Ne zamandır burdaydım artık bilmiyordum. Ne bir saatim ne de zamanı takip edebileceğim bir şeyim vardı. Ama günler geçtiğine emindim.

Neyse ki hep böyle bağlı kalmıyordum ya da bu depoda değildim. Buraya düşme nedenim, bana bakan hiç tanımadığım kadına zorluk çıkardığım için kocası olduğunu düşündüğüm adam sinirlenmesiydi.

Verdikleri yemeği yemeyi reddettiğimde ya da bağıra çağıra onları tehdit ettiğimde sinirlenip beni buraya indiriyor ve elimi ayaklarımı bağlıyordu. Bu dördüncü gelişimdi ve umrumda da değildi. Elimden geldiğince o ikisine zorluk çıkaracaktım çünkü burada uslu uslu duramazdım.

Neredeyse iki güne bir yer değiştiriyorduk. Böyle bağlanmış haldeyken bir de üstüne gözlerimi bağlıyorlar saatlerce yol gidip buna benzer iki odalı tenha evlerde kalıyorduk..

Üç ev değiştirdiğimizi düşününce en az bir haftadır bu insanlarlaydım.. Artık ağlamalarım daha azalmış öfkem her geçen gün artmıştı. İdil neredeydi? Beni neden bulamıyordu?

O arabadan Kemal Efe ile ilk alındığımızda götürüldüğümüz yerde görmüştüm Ayça ve Kaya'yı..Kemal Efe'yi alıp bana teşekkür ettiler ve  gülerek gittiler..Günlerdir aklımda o ikisinin gülüşü vardı. Zafer kazanmışçasına memnuniyetleri..

Ben de sefilce bu izbe evlerde bilmediğim insanlarla yollara düşüyor bağlanıyor hırpalanıyor ve gecelerce ağlıyordum.. Ama bir an bile umudumu kaybetmiyordum. İdil'in beni bulacağına emindim..Sadece zaman alıyordu çünkü sürekli yer değiştiriyorduk.

Kapı açılıp içeri bir ışık hüzmesi dolduğunda gözlerim kısıldı. Tanıdık siyah kunduralar görüş alanıma girdiğinde burdan kurtulacağımı anladım..

Eğilip saçlarımdan kavradı ve başımı yerden kaldırdı. Tam gözlerime bakıyordu. Ben de bu tanıdık simanın gözlerine baktım.

Kirli sakallı 40'larında yorgun görünümlü hafif kilolu bir adamdı. Yüzü hep kaskatı ve donuktu.
"Bandı çıkaracağım..Bağırmaya kalkma dağın başımdayız.." başımı sallayarak onayladım.

Ağzımdaki bandı bir anda çektiğinde yüzümü acıyla buruşturdum.
Bağırmayacaktım..Günlerce bağırmaktan ve hiçbir şey elde edememekten bıkmıştım..Sesimi duyan yoktu..

Ayağımdaki ipleri çözdü. Kolumdan sıkıca kavradı.
"Kalk..Hadi.." derken beni kolumdan çekiştirdi.

Kalktım ve onunla yürüdüm.
Küçük evde birkaç adımla mutfağa gittik. Beni sandalyeye oturttuğunda masaya baktım. Bir kase çorba, ekmek ve su vardı.

Yangın Sayılır gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin