Giriş Bölümü

16.2K 646 312
                                        

Kitabı baştan yazma kararı aldım ve bunun açıklamasını Whatsapp kanalında yaptım arkadaşlar. Oylama sonucu kitabı baştan düzenlemeye başladım.

Kitabın başlangıç tarihini bugün olarak varsayıyorum.

2025.04.27.

Sizlerde başlama tarihinizi yazabilirsiniz. Bölümler haftada iki kere gelecek bundan sonra. Büyük değişimler olmayacak, eklenen ve çıkartılan, duyguların daha yoğun yaşandığı bölümler olacak.

Keyifli okumalar.

Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. 🫀

.

"Ortada bir hikaye varsa,
içinde suçluların cezasını çeken masumlar da vardır."


Bazen herkes umutsuzluğa kapılırdı, yaşanacak olan her şey insanın gerilmesine sebep olurdu. Kimse dört dörtlük bir hayat yaşayamazdı ve zorluklarla başa çıkmabilmek için çabalardı. Bazıları sadece çabalamakla kalmış olsa da.

Ne zaman ne olacağını kimse tahmin edemezdi ve olanlara boyun eğmekten başka şansı olmazdı. Ama yine de, hayat insana her zaman bir yol sunardı. Belki hemen değil, belki gözyaşlarının arasından görünmeyecek kadar silik ama oradaydı; bir çıkış, bir umut, bir kırılma noktası. İnsan, bazen en karanlık anlarında bile devam etmeyi seçerdi. Çünkü içten içe bilirdi; her gecenin sabahı vardı.

O sabahın nasıl olacağını ise kimse bilemezdi. Belki bir telefon sesiyle, belki kapının önüne bırakılmış bir mektupla ya da hiç beklemediği bir anda karşılaştığı biriyle başlardı her şey. Hikâyeler böyle başlardı zaten; sessizce, sıradan bir günün içine gizlenmiş büyük değişimlerle.

Bir çatlak belirirdi hayatın yüzeyinde. Ve çatlaklardan hep ışık sızardı.

Zaman ilerlerdi; bazen ağır, bazen fark edilmeden. İnsan, o ilerleyişin içinde bir yolcu gibi savrulurdu. Herkesin bir yükü vardı sırtında; görünmeyen, ama ağırlığı en derinlerde hissedilen. Kimileri gülümsedikçe saklardı o yükü, kimileri ise sessizliğiyle.

Kalp, bazen sessizliği anlatırdı kelimelerden daha iyi. İçten içe bir şeylerin eksik olduğunu bilmek, ama neyin eksik olduğunu çözememek; işte en çok o tüketirdi insanı. Hayat, cevapsız sorularla doluydu. Ve bazı sorular, sorulmaya bile cesaret edilemeyecek kadar keskindi.

Dışarıdan her şey normal görünürdü. Gün doğar, insanlar işlerine gider, sokaklar kalabalıklaşırdı. Ama iç dünyalar hep başka bir saat dilimindeydi; geçmişin kırıklarıyla, geleceğin belirsizliğiyle. İnsan bazen sadece yürürdü; nereye gittiğini bilmeden, sadece bir şeylerden uzaklaşmak ister gibi.

Ve bazı günler, diğerlerinden daha ağır geçerdi. Sebepsizce.

Minik kız. Yine kâbus görmüştü her gece olduğu gibi. Bir şey yapmayacağını bildiği halde annesinin yanına gidiyordu ama. Sığınacak tek dalı annesiydi, annesi içinse o bir hiçti.

Çıplak ayakları yere değdikçe soğuğu iliklerine kadar hissediyordu. Yanından geçtiği her odadan bir ses geliyordu ve hepsini dinleyerek annesinin hangisinde olduğunu anlamaya çalışıyordu. Ses gelmeyen odalarınsa kapısını açıp içeriye bakıyordu.

Odada bulunan kimsenin bunu yadırgadığı yoktu. Küçük kızı görmezden gelmeyi tercih ediyorlardı. Oysa o küçük kızın zihninde, her oda farklı bir tranva bırakıyordu. Bulunduğu ortam bile ona uygun olmayan bir yerken, her şeye şahit olmak onu derinden etkiliyordu.

Gece'nin YıldızlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin