hellüü,, ikinci bölüme hoş geldiniz🤍 bölüm sonuna karakterlermizin vibeını bıraktım, hangisine daha yakın hissettiğinizi yazarsanız sevinirim fikirlerinizi almak istiyorum keyifli okumalarr⭐️
•
"Kero tamam kardeşim." dedi Barış, nefes nefese arkadaşının elinden oldukça ağır kutuyu alırken. Kereme nazaran daha kalıplı olduğu için eşya taşırken zorlanmamıştı ancak Kerem'in perti çıktığı kesindi. Kerem, karton kutuyu sağlam bir şekilde arkadaşına teslim edip ellerini beline konumlandırdı ve eve göz gezdirdi.
İki katlı fakat fazla büyük olmayan bir villaydı burası. Evin kapısı direkt salona ve mutfağa açılıyordu. Merdivenin altında bir banyo vardı ve yukarıda da üç tane oda, ekstra bir tane daha banyo vardı. Merdivenin cam tırabzanlarda parmaklarını gezdirip ferah salona çevirdi bakışlarını.
"Kirasını hak ediyor." diye mırıldandı.
"Gel birlikte kalalım dedim, inadın inat senin de." dedi Barış sitemkar bir şekilde ve bir buçuk litrelik su şişesini tepesine dikti. Yarılamıştı şişeyi. Kalanını Kerem'e uzattı.
"Hali hazırda bir evim var zaten, üstelik kiracı da değilim."
"Cimrisin." dedi Barış burnundan gülerek. Kerem'in göz devirmesine sebep oldu bu kelimesi. "O herif burayı bulamaz herhalde?" diye sorguladı Barış, gözlerini kısarken. Bu sırada kalçasını mutfak tezgahına dayayıp kollarını göğsünde birleştirmişti. Bu şekilde beyaz tişörtünden taşan kol kasları daha da belirgin bir haldeydi.
"Bilmiyorum. Eli kolu uzunsa bulur ama site güvenlikli. Elini kolunu sallayarak öyle rahat girebileceğini sanmıyorum." Kafasıyla onayladı Barış. İçi bir nebze olsun rahatlamıştı çünkü her an ölümle burun buruna gelmek onu zorluyordu. Öyle tipleri bilirdi, tek kurşunla işi halleder ve arkasında iz bırakmazdı. Bulaştığı işten hiç mi ama hiç memnun değildi ama temize çıkmanın bir yolunu da bulamıyordu.
Bir süre sonra Kerem'i yolcu edip bu sabah getirttiği beyaz kanepeye bıraktı kendisini. Sabahtan beri evi yerleştiriyorlardı ve yarın idman vardı, uyusa iyi olurdu. Koskoca evde yalnız kalmak da pek iyi hissettirmese de hızla duş alıp odasına geçti ve yatağa attı kendisini. İdmandan sonraki ilk işi kutuların içindeki eşyaları yerine yerleştirmek olacaktı.
•
"Barış!" Tesisin koridorunda Mine'nin sesini duyunca duraksadı Barış. Bedenini genç kıza çevirdiğinde elinde birkaç belge olduğunu gördü. "Medyadaki haberleri temize çıkaramadık maalesef, kadın Barış Alper Yılmaz'dan hamileyim diyor başka da bir şey demiyor." Sinirle iç çekti Barış.
"Kafayı yiyeceğim Mine! Basın ayrı kadın ayrı eğer dediği doğruysa bebek ayrı. Ne yapacağız anasını satayım?" Mine dudaklarını birbirine bastırdı. "Para için yaptığı çok belli, ha ama dediğinin doğru olma ihtimali varsa..."
Barış, kızı dinlemeden arkasını dönüp hızlı adımlarla soyunma odasına girip üzerindeki ceketi çıkardı ve odanın bir köşesine fırlattı. Gerginlikle bir o yana bir bu yana giderken aklından tek mantıklı bir şey bile geçmiyordu. Şu yaşında baba olmak en son istediği olaydı. Kariyeri, Galatasaray; ailesinden sonra gelen en önemli iki şeyken kendisini çıkmazda hissediyordu.
"Barış, aç kapıyı!" Mine'nin kapıyı yumruklaması ile gerçek dünyaya geri dönmek zorunda kaldı Barış. Göz devirdi ve sinirle bir nefes verdi. "Git Mine, kimseyle konuşmak istemiyorum. Bu mevzuyu halletmeden de gelme!"
"Bu kulübün avukatı olabilirim ama yediğin her bokta arkanı toplamamı bekleme!" Uzun sayılabilecek bir sessizliği, Barış'ın kapıyı açıp Mine'yi içeri davet etmesi bozdu. Mine, az önce bağırmamış gibi gayet samimi bir gülümseme ile odaya girerek kapıyı kapattı arkasından.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙜𝙚𝙣 𝙯 𝙡𝙪𝙫 | barış alper yılmaz.
Fanfictionbarış alper yılmaz'ın başına aldığı bela hayatını tümden değiştirecekti.