[TAMAMLANDI]
Tuhaf tiplerle dolu hapishanede danışmanlığa başlayan William, aynı zamanda deli bir bilim insanı olan babasının inşa ettiği gizli laboratuvarda zorlu bir yolculuğa çıkar.
İyi okumalar, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
William
...
"Kapkek, dışarıda nasıl bir hayatın vardı?"
Islak mendille gömleğimdeki kurumuş kanları çıkarmaya çalışırken, karşımda oturan Aiden'ın sorusuyla gözlerimi o bölgeden çekip ona diktim. İki saattir buradaydık ve zamanımızın çoğunu sessiz kalarak geçirmiştik. Sessiz kalmamızın herhangi bir sebebi yoktu, sadece konuşacak herhangi bir konu bulamamıştık ve o benim ona danışmanlık yapmamı da istemiyordu. Yui, Jeremy ve Dani'ye yardım edebiliyordum ancak o kendisine yardım etmeme müsaade etmiyordu hiçbir şekilde.
"Normal."
"Ama nasıl bir normal?" diye sordu Aiden. "İyi normal mi yoksa kötü normal mi?"
"Bunların arasındaki fark ne?"
"İyi normal, ailesiyle arası iyi ve maddi durumu yerinde olup da hayatını rayına oturmuş olanlara denir." dediğinde, elimdeki kirlenmiş mendili masaya bıraktım. "Kötü normal ise... bunların tam tersi."
"Ortası yok mu?"
Ben tam olarak ortası sayılırdım bence; ailemle aram yarı yarıya aram iyiydi çünkü annemle aram iyiyken, babamla aram kötüydü. Hayatım şu anlık rayında mıydı emin değilim ve maddi durumum süperdi, bununla övünmek benlik olmasa da param vardı. Bu her ne kadar babam sayesindeydi olsa da kendi biriktirdiklerim de vardı ama... babam yokken bir şekilde onun parası vardı.
"Hım, aslında olabilir."
"O yüzden sadece normal dedim." dediğimde, saniyelik gülümsedi ve iç çekti. "Sen üşümüyor musun?"
Kaşları hafiften çatıldı. "Neden sordun?"
Gözlerim onun pürüzsüz geniş gövdesinde gezinirken, açık buğday teninin loş ışık altında parıldadığını gözlemlemiştim bu zamana kadar. Gözlerim bazen onun vücuduna kayıyordu ve bazen de onun beni yakaladığına şahit oluyordum. Utançtan yerin dibine girmek istesem de hemen boğazımı temizliyor, hiçbir şey olmamış gibi onunla konuşmaya çalışıyordum. O... aslında yakışıklıydı bayağı, hem de çok ve o da bunun farkında olup hiç kasmadan nasıl davranıyorsa o şekilde davranıyordu.
Burada geçirdiği on yıl ondan hiçbir şey eksiltmemişti.
"Çıplaksın ya, ondan."
"Hayır." dedi gülerek. "Ben üşümüyorum."
"Ben bile gömlekle üşüyorum." dedim. "Üşümemen imkansız bence."