Ev derin bir sessizliğe bürünmüştü. Zafir uçuşuna gitmişti ve Elara, bu büyük evde yalnız kalmıştı. Salondaki eski koltuğa oturmuş, Zafir'in ona verdiği eski telefonu elinde çeviriyordu. Telefon basitti ama şu an onun için çok değerliydi; kendisini bu yabancı şehirde bağlı hissettiği tek şeydi.Gece yarısını çoktan geçmişti. Elara düşüncelere dalmışken, telefon birden titreşip ekranı ışıldadı. Zafir'den bir mesaj gelmişti:
"Ne yapıyorsun? Her şey yolunda mı?"Elara mesajı okuduğunda hafifçe şaşırdı. Zafir, işi arasında neden ona mesaj yazıyordu? Ama bu küçük dikkat, içinde bir sıcaklık hissetmesine neden oldu. Bir an durakladıktan sonra cevap yazmaya karar verdi:
"Her şey yolunda. Ev çok sessiz. Sen ne yapıyorsun? Uçuş nasıl geçiyor?"Mesajı gönderdikten birkaç dakika sonra telefon yeniden titreşti:
"Sessiz bir gece. Seni rahatsız etmedim, değil mi?"Elara istemsizce gülümsedi ve hemen cevapladı:
"Hayır, rahatsız olmadım. Aksine... burada yalnız kalmak biraz garip geldi. Ama alışırım sanırım."Bu, onların mesajlarla başlayan uzun sohbetlerinin başlangıcıydı. Zafir, uçuş sırasında olanları anlatmaya başladı. Gökyüzüne olan sevgisinden ve pilot olmanın hayatındaki anlamından bahsetti. Elara ise Kayseri'ye geliş hikayesini tam anlatamasa da, dikkatlice seçtiği kelimelerle ona bir şeyler açıklamaya çalışıyordu.
"Gökyüzüne baktığımda kendimi hep özgür hissederim," diye yazdı Zafir bir ara.
"Bazen ben de gökyüzüne bakıp her şeyden uzaklaşmak istiyorum," diye cevapladı Elara.Bir süre sessizlik oldu. Ardından Zafir yeniden yazdı:
"Buraya uzaklaşmak için geldin, değil mi? Ama bu şehir sana gerçekten 'ev' gibi hissettirecek mi?"Elara, Zafir'in mesajını okurken bir an donakaldı. İçinde öyle bir boşluk vardı ki, bu soruya verecek doğru cevabı bulamıyordu. Gerçek nedeni anlatmak istiyordu ama kelimeler çıkmıyordu. Geçmişi, yaşadığı acılar... Bütün bunları bir yabancıya açmak, sanki içindeki yaraları bir daha kazımak gibiydi. Zafir'e güvenmek istiyordu ama o kadar da kolay değildi. Başını sallayarak parmakları telefonun ekranında gezindi. Derin bir nefes alıp, yazmaya başladı:
"Buraya her şeyden kaçmak için geldim. Ama hala kaybolmuş hissediyorum. Zamanla alışırım, sanırım."
Mesajı gönderdikten sonra telefonun ekranı karardı. Bir süre telefona bakıp düşündü, ama bu defa yazacakları hakkında bir şey söylemektense, Zafir'in mesajının verdiği rahatlıkla oturup derin bir nefes aldı. Sessizliğin içinde bir şeyler değişmeye başlamıştı. İçindeki huzur, belki de Zafir'in sadık bir dinleyici olabileceğini ima etmesiydi.
Bir müddət sonra telefon yeniden titreşti. Zafir'in mesajı vardı:
"Zamanla her şey yoluna girecek. Burada olduğum sürece, her zaman konuşabileceğin birini bulacaksın."
Elara bu mesajı okurken, Zafir'in söyledikleri ona sanki bir yükten kurtulmuş hissi verdi. Belki de her şeyin hemen düzelmesi gerekmiyordu. Birkaç satırla insanın içini rahatlatmak, bazen bir ömre bedel olabiliyordu. O anda içindeki ağırlık biraz da olsa kaybolmuştu.
Biraz düşünerek cevap yazdı:
"Teşekkür ederim. Bunu duymak gerçekten iyi geldi."
Zafir'in cevabı kısa ama anlam doluydu:
"Ben buradayım, Elara. Ne zaman istersen, her şeyin hakkında konuşabilirsin."
Elara, telefonu birkaç saniye daha tutup düşündü. Bazen insanın birine güvenmesi, sadece bir sözle başlıyordu. Zafir'in sözleri, ona biraz daha güvenmiş hissi verdi. Birazdan yazmaya karar verdi:

ŞİMDİ OKUDUĞUN
"MÜPHEM"
RomanceGeçmiş, bir gölge gibi hayatımızı takip eder, bizi olduğumuz kişi haline getirir. Elara, hayallerini kaybetmemek için sessizliğe sığınmış bir kadın; Zafir ise geçmişin yaralarını saklayan bir adamdır. Birbirine tamamen zıt bu iki ruhun yolları bekle...