Tanışlık
Hava, biraz garipti. Gök, koyu gri bulutlarla kaplanmış, bir fırtına sesi arka planda duyuluyordu. Zafir, pilot kabininde koltuğunda sakin bir şekilde otururken, hava durumu raporunu tekrar inceledi. Havanın ne kadar fırtınalı olduğu önemli değildi, ama bu geceki uçuşu biraz daha dikkatli yapması gerektiğini hissediyordu.Elara, bagajını yerleştirip uçağa bindiğinde, birkaç adım atıp kalabalığın arasından ilerleyerek kendi koltuğuna oturdu. İyice rahatladığı bir an, başını yaslayarak gözlerini kapadı. Ama bu, bir uçuşun başlamasına hazırlık yapan uçakla ilgili ruhsal rahatlık değildi. Birkaç saat sonra gideceği yer, ona başka bir dünya vaadediyordu.
Zafir, uçağın kalkmasına yakın anons yaptı. "Kıymetli yolcularımız, uçuşumuz kısa bir süre sonra başlıyor. Lütfen emniyet kemerlerinizi takınız."
Elara, kısa bir an içindeki kalabalıkla ve o kadar da tanımadığı bir dünyaya gitmenin gerilimiyle kafasını toparlamaya çalıştı. Tam o anda, arkasındaki koltuktan bir şeyin düşme sesi geldi. Geriye dönüp bakınca Zafir'i gördü.
"O koltuğunuzu düzgün bağlamadınız," dedi Zafir, biraz da alaycı bir şekilde.
Elara, ona sinirle bakarak cevap verdi: "Bunu soylemek yerine,yardımcı olmalısınız düşünüyorum."
Zafir, rahatça gülümsedi, gözlerinde bir tür gizli bir rahatlık vardı. "Dikkatli olmalısınız. Uçuş her zaman sorunsuz gitmez."Zafir eyilip Elaranın kemerini düzeltdi ve teşekkür beklerken,
Elara, alaycı tonuyla cevap verdi: "Siz sadece işinizi yapın. Ben de yolculuğuma rahat bir şekilde devam edeyim."Ancak o anda, uçakta beklenmedik bir sarsıntı oldu. Uçak havada birkaç kez sarsıldığında, Elara kalp atışlarını hızla hissetmeye başladı. Hızla kemerini kontrol etti. Zafir koşarak pilot kabinine gitdi, pilot kabininden uçağın durumunu gözden geçirirken, tam o sırada bir şeyler ters gitmeye başladı. Elektrik sistemi devre dışı kaldı, ışıklar yanıp sönmeye başladı, güvenlik alarmı çaldı.
Zafir'in gözleri hızla her şeyi kontrol etmeye başladı. Elara, panik yapmamak için derin derin nefes alarak yerinden kalktı. "Ne oluyor? Ne yapıyorsunuz?" diye bağırdı, sinirle.
Zafir, soğukkanlı bir şekilde, "Sadece bir aksaklık var, panik yapmayın. Her şey kontrol altında olacak."
Ancak Elara, Zafir'in bu rahat tavrına karşı daha da sinirlendi. "Ne kadar kontrol altında olabilir ki? Uçak nerdeyse düşmek üzere,sen ne kadarda rahat konuşa biliyorsun? Bize ne olduğunu söyleyin!"
Zafir, ona sakinleştirici bir bakış attı. "Uçak düşmeyecek. Ama sana bir şey söyleyeyim. Hayatta her şeyin kontrol altında olduğunu sanmak bir hatadır."
Elara, gözlerini dehşetle ona dikerken, uçakta sarsıntılar devam etti. Kalbi yerinden fırlayacak gibi hissediyordu. "Bu geceyi sağ salim atlatmamız gerek, pilot bey. Ve size güvenmiyorum."
Bu tartışma sürerken, uçak nihayet güvenli bir şekilde istikrar buldu. Ancak bu, Elara'nın kalbindeki endişeyi bir an olsun geçirmedi.
Uçak sonunda güvenli bir şekilde yere indi, ama Elara'nın kalbi hala hızlı atıyordu. Uçuş sırasında yaşanan sarsıntılar ve Zafir ile aralarındaki gerginlik, onu hala etkiliyordu. Hava limanına vardığında, bir an olsun rahatlayamadan pasaport kontrolüne geçti. Ancak, tam o sırada bir adam, Elara'nın çantasını kapıp kaçtı.
"Hey! Dur!" diye bağırdı Elara, ama adam hızla kayboldu. Her şeyin içinde olduğu çantasını kaybetmişti, telefonundan pasaportuna kadar her şeyi çalınmıştı. Gözlerinde panik vardı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
"MÜPHEM"
RomanceGeçmiş, bir gölge gibi hayatımızı takip eder, bizi olduğumuz kişi haline getirir. Elara, hayallerini kaybetmemek için sessizliğe sığınmış bir kadın; Zafir ise geçmişin yaralarını saklayan bir adamdır. Birbirine tamamen zıt bu iki ruhun yolları bekle...