15

455 74 40
                                    

Bitti Tebrikler - Emre Aydın

Aşk bitmez yorulurmuş, kalp durmaz yorulurmuş, dünya durmaz yorulurmuş, güneş doğmaz yorulurmuş, dolunay çıkmaz yorulurmuş. İnsan sevmeyi bırakmaz da göstermeyi bırakırmış, yorulurmuş. Yüzümde gezinen soğuk rüzgar nedeniyle kas katı katı kesilmişti yüzüm. Duygu ifade etmeyen yüzüm iyice duvara dönmüştü. Ancak şikayetçi değildim. Böyle iyiydi.

İçimde yıllardır kullanılan ama eskiyen bir eşyanın yorgunluğu var, bir emektarın yorgunluğu vardı. Gülmek bile içimden gelmiyordu, sahi nasıl bu denli yok ettim davranışlarımı, hislerimi. Bilmiyorum. Bu aralar sıkça kullandığım bir kelime: bilmiyorum. Neyi biliyordum o halde? Bilmiyorum.

Ne yaparsam olmuyor, olmuyor eskisi gibi
Güldürmüyor, ağlatmıyor kimse senin gibi

Kulağıma ilişen şarkıya odaklanmıştım, nasıl da beni anlatıyordu. Olmuyordu sahiden, ne yaparsam olmuyordu. Şarkıyla saatlerimi geçirmek istedim, şarkının içine girip orada yaşamak, belki de kaybettiklerimi bulmak istiyorum. Birkaç sözcük verebilir miydi eskiyi muamma.

Hyunjin ile daha da uzaklaşmıştık, birlikte yaptığımız en ufak şeyler de ufalanıp yok olmuştu. Yüzünü göremez olmuştum, belki bir iki defa uyumazsam gece geldiğini görürdüm. O zaman da bir iki kelam dahi etmeden uyumaya gidiyordu. O anlarda neleri kırdığından bihaber miydi acaba, bana temas etmeyen bakışları bedenimi duvardan duvara vuruyor; sesini işitmeyen kulaklarımda çığlıklar yer buluyordu, sessizliğin tiz çığlığı. Bana dokunmayan teni tenimi yüzüyordu. Acıyordu ancak ağlayamıyordum bile. Bağırıp yardım dahi isteyemiyordum. Kimden isterdim ki, faili evimde benimle yatıyordu.

Uzaktan gelen zil sesi daha da yakından geldiğinde dikkatim dağılmıştı. Yüzümü dalgalı denizden çekip cebimden telefonu aldım. Minho arıyordu.

"Efendim?"

"Felix neredesin, acil barın önüne gel." Ses tonu ruhumda endişeyi ilmek ilmek örüyordu. Kalbim bir an da davul gibi çarparken korktum 'ne oldu' demeye. "Ne oldu?" Nefesimi tuttuğmun farkında değildim. Ta ki Minho, "Hyunjin burada, herifin biriyle kavga ediyorlar adamı mahvetti çabuk gel dinlemiyor beni." Diyene kadar. O an nefessiz kalıp verdim tuttuğum nefesi ve derin bir soluk daha çektim içime. Ama diyemedim Minho'ya o beni de dinlemiyordu artık.

"Geliyorum." Telefonu kapatıp biraz arkamda kalan motora ilerledim. İçimde fırtınalar yüz gösterirken yüzümde en ufak mimik yoktu. Kaskı takıp motora bindim, anahtarı da taktıktan sonra gaza basıp ayrıldım sıkıntılarımın şahidi sahilden.

Nedense içime tuhaf hisler vardı, bir kırılma noktası olacak gibi hissediyordum. Anlamlandıramıyordum bu duyguları, ama bir hayli çekinirdim onlardan.

Kısa sirede barın önüne geldiğimde Minho ve Hyunjin'i görmüştüm. Sahil buraya yakın olduğundan hemencecik gelebilmiştim iyi ki. Hyunjin öfkeyle soluyordu, Minho ise süt dökmüş kedi gibi. Bir şey derse Hyunjin'in alevlerini harlayacak gibi duruyordu. Motoru biraz ilerde durdurup indim. Kaskı elime oturduğum yere bırakıp hızlıca yanlarına adımladım.

"Ne oluyor?" Gözlerim Minho ve Hyunjin arasında mekik dokuyordu. "Bir şey olduğu yok." Hyunjin'in sesi ile ona döndüm. Bana bakmıyordı. "Aynen o yüzden adama saldırdın." Bu defa konuşan Minho olurken Hyunjin ona döndü aniden. Gözlerindeki duyguları uzun zaman sonra seçebiliyoken orada öfkeden başka bir şey görmemiştim.

"Tamam, tamam durun. Hyunjin eve gidelim hadi" kolundan tutup kendime doğru çekiştirdim. Minho ile kavga edecekleri belliydi buna engel olmam lazımdı. Gözleri Minho'nun üstündeyken kolunu hızlıca çekti ellerimin arasından. Bakışlarım onu takip ediyordu, arkamızda arabasına binip saniyeler içinde caddeye çıktı.

Xoxo Red Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin