Səma, hızla arabasından indi ve mesajdaki konumu telefon ekranında bir kez daha kontrol etti. Eski bir sanayi bölgesine gelmişti. Terk edilmiş fabrikalar ve depolar, gecenin karanlığında bir hayalet gibi yükseliyordu. Kapalı alanlardan yayılan derin sessizlik, burayı daha da tehditkâr hale getiriyordu.
Derin bir nefes alıp el fenerini ve silahını kontrol etti. Tüm bedenini saran gerginlik, soğuk havayla birlikte daha da yoğunlaşmıştı. Bu oyun bitmeliydi. Katil, onu buraya neden çekmişti? Bir sonraki kelebek kurbanı mı burada olacaktı, yoksa bu Səma için kişisel bir tuzak mıydı?
Terk edilmiş bir deponun önünde durdu. Kapı aralıktı ve içeriden belli belirsiz bir melodi geliyordu. Sanki uzaklardan taşınan bir piyano sesi… Bu ses, Səma’nın kalbinde ağır bir baskı oluşturdu.
İçeri girdiğinde, burnuna çarpan metalik koku hemen tanıdıktı. Kan. Odayı hızla tararken, loş ışık altında bir masanın üzerinde duran bir kağıt parçası ve kelebek figürü dikkatini çekti. Kağıdı eline aldığında, üzerine elle yazılmış bir mesaj gördü:
"Kelebekler yalnızca kısa bir süre uçar. Ama bu süre içinde iz bırakırlar. Peki sen ne kadar iz bırakacaksın, Səma?"
Mesajın altındaki imza ise onu dondurdu: Arda.
Bu imzayla birlikte kafasındaki tüm şüpheler doğrulanmış gibiydi. Arda yalnızca bir sanatçı değil, aynı zamanda bir katildi. Ama neden bu kadar açık bir şekilde kendini ele vermişti? Səma’nın zihni bu sorularla boğuşurken, odanın karanlık bir köşesinden gelen ayak sesleri dikkatini çekti.
Hemen silahını kaldırdı ve el fenerini sesin geldiği yöne doğrulttu. Arda, gölgeler arasından sessizce ortaya çıktı. Yüzünde her zamanki sakin ifadesi vardı. Gözleri, sanki Səma’nın ruhuna bakıyormuş gibi derindi.
“Gecenin bu saatinde burada ne işin var, Dedektif?” diye sordu Arda, neredeyse alaycı bir tonla.
Səma, silahını daha da sıkıca tutarak ona yaklaştı. "Bu sizin oyununuzdur, elə deyilmi? Mesajlar, kəpənəklər... Məni niyə bura çəkdin?”
Arda, hafifçe başını yana eğerek gülümsedi. "Ah, Səma. O kadar zekisin ki! Ama yine de oyunu tam olarak anlayamadın. Belki de hikayeyi tamamlamadan anlatmak istemiyorumdur."
"Kes saçmalamayı!" diye bağırdı Səma. "Siz "Kəpənək Qatilisiniz. Bütün bu planlaşdırılmış qətllər, onun rəsmlərindəki təfərrüatlar, mesajlar... Hamısı sizə işarə edir!”
Arda, sakinliğini bozmadı. Səma’nın gözlerine bakarak birkaç adım daha yaklaştı. "Belki de öyle. Ama bu yalnızca başlangıç. Asıl soru şu: Gerçekten bilmek istediğin şey nedir? Gerçek benim karanlığım mı, yoksa kendi karanlığın mı?"Səma, bu meydan okumaya karşı soğukkanlılığını korumaya çalışırken, bir anda odanın diğer tarafından bir çığlık duyuldu. Hızla o yöne döndü. Gölgeler arasındaki bir kapı açılmış ve içeride bir kadın elleri bağlanmış halde bir sandalyede oturuyordu. Gözleri korku doluydu.
"Ne yaptın ona?" diye bağırdı Səma, silahını tekrar Arda’ya doğrultarak.
Arda, sanki tüm olanların tadını çıkarıyormuş gibi yavaşça ellerini kaldırdı. "Ben hiçbir şey yapmadım. Her şeyi sen yapacaksın, Səma. Seçim senin: Kadını kurtarabilirsin. Ama bunun bir bedeli olacak."
Səma’nın zihni hızla çalışıyordu. Bu, yalnızca bir kurtarma görevi değil, aynı zamanda bir yüzleşmeydi. Ve bu yüzleşme, sadece bir cinayetin çözümünden ibaret değildi. Arda, onun sınırlarını test ediyordu. Ama neden?
"Ne istiyorsun, Arda?" diye sordu Səma, sesi kararlı ama içinde büyüyen korkuyu bastıramayarak.
Arda, yavaşça ona yaklaştı. "Ben sadece hikayenin tamamlanmasını istiyorum. Ve sen, Səma… Sen olmadan bu hikaye eksik kalır."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
kelebek Katili
Horror"Bir kelebek geceleri uçar mı, Dedektif? Yoksa bu yalnızca ışığın oyunu mu? Görüşmek üzere..."