1.6

3.5K 92 4
                                    

Metehan sabah erkenden işine gitmişti. Ağabeyim bugün uçağına binmişti. Ben ise izinli günlerimin tadını çıkarıyordum.

İnternetten sipariş veriyordum. Mutfak için ıvır zıvır bakıyordum işte. Taşınsam ne tava var ne kaşık, neyde yemek yapacağım ben?

Baya bir ürün sipariş vermiştim. Sipariş işim bittiğinde Utku'yu aradım.

Açtığında ilk ben konuştum.

"Ne yapıyorsun nerdesin?"

"Annemin dırdırı ile uğraşıyorum sen?"

"Bende evdeydim. Sen izinlisin değil mi bugün?"

"Evet. Sen Defne'nin evini biliyor musun?"

"Biliyorum da niye ki?"

"Beni gel al, götür oraya"

"Yalnız ben kaç defa aradım hiç açmadı engellemiş beni"

"Sen gel al beni, benim anlatacağım çok şey var"

"İyi tamam bekle geliyorum"

Telefonu kapatıp sehpanın üstüne koydum. Yukarı çıkıp üstümü değiştirdim. Siyah İspanyol paça bir pantolon ve beyaz bir bluz giyindim. Çantamı alıp aşağı kata geri indim.

Telefonumu alıp, montumu giyindim. Kapının önünde beklemeye başladım.

Kısa bir süre sonra beyaz renk bir araçla gelmişti. Araca bindiğimde sürmeye başladı.

"Anlat bakalım" dedi.

"Ben dün Defne'yi aradım"

"Ee?"

"Sesi ölü gibi geliyordu. Bana dedi ki 'bir daha beni arama, Utku ve Leyla'da aramasın. Ben doktorluğu bıraktım. Yakında Hakkâri'den de gideceğim.' dedi Utku" 

Şaşkınlıkla baktı bana.

"Bunu Defne mi dedi cidden?"

"Evet"

"Kötü bir şey mi oldu? Biz mi bir şey yaptık?"

"Biz bir şey yapmamışız kendi dedi."

Utku'nun biraz daha hızlı sürdüğünü gördüm.

Biraz yoldan sonra binanın önüne gelmiştik. İkimizde hızlıca arabadan inip binaya girdik. Asansöre bindiğimizde ikinci kata çıktık.

Asansörün kapısı açıldığında düm düz yürüdü Utku, kapıyı çaldı. Kısa bir süre sonra açıldı.

Defne bizi gördüğü an kapıyı kapatmaya yeltendi, Utku hızlı bir refleksle tuttu kapıyı engel oldu kapatmasına.

"Gidin! Gidin buradan!"

"Hiç bir yere gitmiyoruz!" Diye bağırdım. Kapıyı itti Utku ve içeri girdik.

Defne'nin gözleri çökmüş, yüzü solmuştu. Saçları dağınıktı ev ise dahada dağınıktı. Herşey kırılmış dökülmüştü.

"Ne oldu sana, söyle bana anlar herşeyini kaçma bizden" dedim ona doğru yaklaşarak.

"Size gelmeyin demedim mi ben?!" Diyerek bağırdı üstümüze.

Salon mâf olmuştu. Herşey kırılıp dökülmüştü.

"Seni merak ettik Defne. Sen bizim için hem çok önemlisin"

"Sizi de sevmek istemiyorum anlıyor musunuz?! Sevil bağlanmak istemiyorum! Kaybettikten sonra acı çekip ben kendimden bir şeyler kaybetmek istemiyorum!"

İzler SilinmezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin