İyi okumalar,
oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın....
Yeni bir yuva, yeni bir hayat.
[Aif'is'in Günceleri, Sayfa 22]
...
Bugün yeni bir gün.
Sanırım.
Dağınık bir şekilde sırt üstü uzandığım yatağımda yarı çıplak hareketsiz dururken, bir yandan kayıt cihazından Dani ile olan seanslarımın tekrarlarını dinliyordum. Uyuyamadığım zamanlarda -şimdiki gibi- danışanlarımın anlattıklarını tekrar ve tekrar dinleyerek zihnime kazıyordum hepsini. Bunu burada yapmanın bir önemi var mıydı bilmiyorum, sonuçta buradaki hayatlar kimilerine göre önemsizdi ama ben yine de işimi ciddiye alıyordum. Belki bi' ihtimal sıkılırım da uykuya dalarım diyeydi ama işe yaradığı yoktu.
Ayrıca buradakilerin psikolojisi iyi olsun ya da olmasın her türlü boku yiyorlardı.
Benim gibi.
Derin nefes alıp verdiğimde başımın hemen yanında duran cihazı alıp kapattım ve avucumun içine hapsederek kolumu yataktan sarkıttım. Dinlemenin bana bir faydası yoktu, onlara olmadığı gibi. Çabalamam Dani'ye bir faydası olabilirdi az da olsa. Sonuçta o iyi biriydi, zararsızdı bana göre. Buradakiler onun tehlikeli ve suçlu olduğunu düşünseler de ben öyle düşünmüyordum, gözlerinde akan masumluğu görebiliyordum.
O daha bir çocuktu...
İstese dünyayı yerinden oynatacak güçte bir çocuk.
Yatakta doğrulup yataktan çıktığımda ayaklarımın tabanlarından bedenime akın eden soğukluğu umursamadım. Burası çoğu zaman ya soğuk ya da sıcak oluyordu, sanırım havalandırmalardan dolayıydı. Masanın yanından geçerken avucumun içindeki cihazı üzerine bıraktım ve doğrudan banyoya ilerledim. Dünün kayıtlarını alamadığım için üzgündüm, ama bir yandan da almadığım için kendimi şanslı hissediyordum.
Dani'nin yaşadıklarını tekrar dinleyebilir miydim emin değildim.
Banyoya girip ışığı açtığımda direkt lavabonun önüne gelip aynadan kendime baktım. Tahminlerime göre otuz altı saatten fazladır uyuyamıyordum ve gözaltlarımın korkunç derecede çökmüş olması beni daha belalı gösteriyordu. İster istemez gülüp başımı iki yana salladım. Elimi uzayan sakallarıma götürüp sıvazlarken, annemin bana ne kadar çok kızacağını düşünmüştüm. Bana hiç yakıştırmazdı, sürekli tıraş olmamı söyler ve 'güzel yüzlü oğlum' diyerek severdi beni.
Babam hayatta olmasına rağmen annem, bana hem anne hem de baba olarak hayatımı rayına oturtmuştu.
Ona çok şey borçluydum.
Aynanın hemen yanındaki dolabın içinden tıraş köpüğü ve jilet aldığımda, iç çektim. Köpüğü çeneme yedirmeye başladığımda mavi gözlerim aynadaki yansımamı takip ediyordu. Ergenliğimi hatırlıyorum da... ilk sakal tıraşımı internetten öğrenmek zorunda kalmıştım ya da diğer başka şeyleri. Babamın hayatta olup da yanımda olmamasının, bana bu tür şeyleri öğretmek yerine burada çürüyüp gitmesine bir türlü anlam veremiyordum. Köpük işini bitirip jileti çenemde gezdirdim yavaşça.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Genesis
Fantasy[TAMAMLANDI] Tuhaf tiplerle dolu hapishanede danışmanlığa başlayan William, aynı zamanda deli bir bilim insanı olan babasının inşa ettiği gizli laboratuvarda zorlu bir yolculuğa çıkar.