Esma'dan
Aklımdan geçen düşüncelere sırıtıp çorbayı karıştıyordum. Nurgül abla keyifli halime anlam veremezken deli olduğumu düşünmüş olacak ki her güldüğümü gördüğünde la havle diyordu. "Kız ne bu neşe?" diyen Fatma ablayla gözlerimi devirdim.
"Yok bir şey abla."
"Niye zengin koca bulmuş gibi sırıtıyorsun o zaman?"
Allah'ım sabır ver bana.
Yaman'cığım beni düşünmüş krem sür demiş, bununla yetinmeyip ona papatya çayı verdiğim bardağı yıkayıp yerine koymuş. Aşık olunası değil de ne?
Gel de sevme işte.
"Esma," diyerek sakince içeri girdi iki gözümün çiçeği. Ona dönene kadar gözlerinden ateş saçtığını anlamamıştım. Sesiniz aksine vücut dili hiç sakin değildi. Tüm neşem sönmüş yerini gergin bir bekleyişe bırakmıştı.
Yine ne yapmıştım ben acaba?
"Bir şey mi oldu Yaman oğlum?"
"Sen karışma Nurgül abla. Benim işim bu küçük işbirlikçiyle. Anlat bakalım Esma Hanım."
Sakin sakin konuşması hiç hayır değildi. Çoktan esip gürlemesi gerekiyordu.
"Neyi anlatayım Yaman Bey?"
"O kadar çok diyorsun yani. Ben sana kolaylık sağlayayım o zaman. Mesela abime sürekli laf yetiştirmekten ne zaman vazgeçeceksin?"
Masanın üzerindeki elmayı silip tezgaha yaslanarak bir ısırık aldı. Nurgül abla araya girecekken başımı iki yana salladım. Yaman konuştu mu kırıcı konuşuyordu. Arada kaynamasını istemezdim. Kızgınlığı banaydı.
"Ben bir şey söylemedim."
"Nereden öğrendi o zaman?"
Neyi diye çığlık atmama ramak kalmıştı. Yine de sakinliğimi korudum. "Neden bahsettiğinizi gerçekten bilmiyorum Yaman Bey. Kartal Bey'le hiçbir şey konuşmadım ben."
"Lan abime gidip o öğretmenle olanları sen anlatmışsın işte. Aptal mı zannediyorsun kızım sen beni? Çıldıracağım ya, bir de yalan söylemeniz yok mu? Geneli böyle ayak takımının."
Ben bu adamı aşık olunası mı bulmuştum? Sürekli sizi kıracak bir laf eden adam sevilmemeli.
"Ben söyleme-"
Açıklama fırsatı bile vermeden sözümü kesti. "Kes. En yakın zamanda gideceksin buradan. Babamla konuşacağım. Eminim o da oğullarını birbirine düşürmek için çırpınan birini evinde barındırmak istemez."
Hayvan besliyor sanki. Pislik herif.
Dolan gözlerimi kırpıştırıp yanından hızla çıktım. Merdivenlere yönelirken Kartal Bey'e denk düşsemde ağlarken görmesini istemediğim için aşağı indim. Odama kapandığımda kendimi tutmayı bıraktım. Elimde olmadan hıçkırırken bir yandan da yaşları sildim, saniyesinde yerini yenisi alırken.
Bu Yaman'ın her zaman ki haliydi. Benim ona kızmak ya da kırılmak gibi bir hakkım yoktu.
Tıklanan kapımla gözlerimi kurulayıp gelene baktım. "Kuzum iyi misin?" diye yanıma gelip oturdu Nurgül abla. Artık nasıl görünüyorsam "Oy yavrum kıpkırmızı olmuş güzel gözlerin."
Elini omzuma koyup göğsüne çekti beni. Bu beni yine ağlamaya sevketti. Anne şefkati görmeyi uzun zaman olmuştu. "Ben valla bir şey demedim abla. Her şeyi benden biliyor."
"Biliyorum kuzum. Kartal Bey söyledi ona. Asya'nın gidişinden mi neymiş tahmin etmiş ona sormuş," diyerek yanaklarımı kuruladı. "Hem sen bilmez misin Yaman'ın öfkesi saman alevi gibi. Şimdi içi içini yer, pişman olmuştur çoktan."
"O pişmanlık nedir bilmez abla. Egoist pisliğin teki."
Biraz daha teselli ettikten sonra Nurgül abla yalnız bıraktı beni. Bir yandan ağrıyan başımı ovaladım bir yandan ne yapacağımı düşündüm. Aslında belliydi sadece kendime alışmak için süre tanıdım.
Yaman Bey'imiz Erhan Bey'le konuşmayı düşünüyorsa ondan önce ben işten ayrılacaktım. Onunla sürekli bir arada olmak öyle güzeldi ki bu ihtimali hiç düşünmek istemezdim.
"Allah seni bildiği gibi yapsın Esma. Sürekli hakarete uğramaya çok mu meraklısın çek git ya."
Kendi kendime kızıp elimi yüzümü yıkayarak çıktım odamdan. Koridorda duvada yaslanmış bekleyen Yaman'la gerilsemde onu görmezden gelerek önünden hızla geçtim.
"Konuşabilir miyiz?" desede duymazdan gelip merdivenleri birer ikişer çıkmaya başladım.
"Esma," diyip arkamdan gelirken kolumdan tuttu. Ayağım boşluğa gelirken geriye sendeledim. Arkamda olduğu düşmekten kurtulup ona çarptım. Kolumu Yaman'dan kurtarıp yüzüne bakmadan konuştum.
"Dinleyecek bir şey mi bıraktınız? Hakaretleriniz bitmiştir diye düşünmüştüm."
"Bak ben abim öy-"
Bu sefer ona konuşma fırsatı vermeyen bendim. "Yaman Bey işim var. Birazdan ayak takımı size yemek hazırlayacak."
Elini ensesine atıp sıkıntıyla ofladı. "Ben öyle demek istemedim."
"Cümlelerinizin altında yatan anlamla ilgilenmiyorum. Ne söylüyorsanız onu anlıyorum."
Ağzını açamadan başka bir ses girdi araya. "Ne biçim konuşuyorsun abimle Esma? Karşında Yaman Karasu var. Haddini mi bilsen?" diyen Duygu'dan başkası değildi.
Bugün had bildirenimizde pek çok. Kendileri ne demek olduğunu bilmezler insanlara anlatıp dururlar.
"Sen karışma Duygu," dedi Yaman.
Çokta umrumda.
Derin bir nefes alıp zoraki gülümsedim. "Haklısınız Duygu Hanım. Ben işimin başına geçeyim."
"Özür dilemeyi düşünmüyor musun abimden?"
Attığım birkaç adımın ardından duyduğum cümleyle kendimi sıktım. Omzumun üzerinden onlara döndüm. "Neden özür dilemem gerekiyor?"
"Sence? Ne olmuş olursa olsun haddini aşman hatalı bir tavır."
Yaman araya girdi. "Duygu saçmalama. Esma işine git sen. Sonra konuşalım."
İşten ayrılacağım için zerre korkmadan aklıma ilk geleni söyleyiverdim. "Peki siz, siz hatalarınız için özür dilediniz mi hiç?"
Küstahlığınız, kibriniz, ukalalığınız ve hadsizliğiniz için..
Şaşkınlık ve öfke gözlerine yerleşirken alayvari bir tebessümle baktım ikisine. Al birini vur ötekine. Sessizliğin uzamasına ve onlara fırsat vermeden kendi cevabımı kendim verdim. "Hiç sanmıyorum."
❄️
Yaman seni hiç iyi günler beklemiyor.. duruldun ama henüz adam olamadın.
Yorum diyor başka bir şey demiyorum.
Seviliyorsunuz🎈

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAR TANESİ | Yarı Texting
Teen FictionEsma: Siz benimle flört mü ediyorsunuz? Yaman: Nasıl becerebiliyor muyum bari? *Kısa hikaye tadında, romantik bir kurgudur. *Keyfi yazılan bir kurgudur, eleştirel yaklaşmayınız. Hikaye #1 (23.11.2024) Romantizm #1 (28.11.2024) Genel Kurgu #1 (30.11...